Kılıçarslan, orman yangınları sürecinde yaşananları değerlendirirken "Bizim 'bilime inanın, Antalya’ya ağustosta yağmur yağmaz' diyen dangalaklarımız Antalya’ya şakır şakır yağmur yağınca elbette mahcup olmadılar" ifadelerini de kullandı.

Kılıçarslan, şunları söyledi:

"Dünyada, 19. yüzyılın sonunda can çekişmeye başlayan, İkinci Dünya Savaşı ile birlikte cenaze namazı kılınan 'bilimcilik', sadece ülkemizde bir zombi olarak yaşamaya devam ediyor olabilir. Aksi halde bilimi bir 'inanç' meselesi haline getirip 'duaya değil, bilime inanın' yazabilecek denli dangalak tiplere rastlıyor oluşumuzu izah edemeyiz. Normal, zihinleri sağlıklı işleyen insanlar 'bilimi kullanırlar.' Sağlıksız, zihni sakat dangalaklarsa dinin ikamesinin bilim olduğunu düşünerek bilimcilik yaparlar.

Resmen Kieślowski’nin Dekolog’larından birinde anlatılan o hikayeye dönüştü mesele. 'Bilimci baba', çocuğunun donmuş gölde kayabileceğini, hava sıcaklığı ve diğer bilimlerin hesaplarına göre buzların kırılmayacağını hesapladı. Oysa öyle olmadı. Buzlar kırıldı ve çocuk öldü. Fakat bizim 'bilime inanın, Antalya’ya ağustosta yağmur yağmaz' diyen dangalaklarımız Antalya’ya şakır şakır yağmur yağınca elbette mahcup olmadılar. Kendi dangalakları ile baş başa kalıp bir muhasebe yapmadılar. Utanmadılar. Türkiye’ye yapacakları yeni kötülükleri planlamakla meşguldü zira kötücül zihinleri."