Bilinçli Sağlıklı Yaşam Dergisi'ne konuşan Dr. Erdinç Nayır: “Kanser ile şeker tüketimi arasında direk ilişkinin bilimsel bir kanıtı yoktur. Benim hastalarıma önerim her şeyin aşırı tüketiminden kaçınılması gerektiği gibi şeker tüketiminde de aşırısından kaçınmaları gerektiğidir” dedi.

Şeker tüketimi ile kanser oluşumu arasındaki ilişki çok fazla konuşulan ve merak edilen konular arasında yer alıyor. Bilimsel dayanağı olmayan birçok bilgi kanser hastaları ve yakınları arasında dolaşıyor.

Şekeri yasaklamak yanlış

ABD'de yapılan ASCO 2015 kongresinde şeker ve fruktoz tüketimi ile kanser riskini inceleyen meta-analizin sunulduğunu ve kanser ile şeker arasında direk ilişkinin bilimsel bir kanıtı olmadığını anlatan İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkologi Uzmanı Uzm. Dr. Nayır şöyle devam ediyor: “Şekerin direk kanser ile ilişkisine dair bugüne kadar birçok çalışma yapılmıştır. Şu ana kadar yapılan tüm çalışmaları topladığımızda kanser hastalarımıza şekeri kesinlikle yasaklamanın yanlış olduğunu düşünüyorum” dedi.

Diyetlerin olumlu etkisi yok

Yasaklayıcı diyetlerin insanlar üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu düşünmediğini ifade eden Uzm. Dr. Nayır, “Şu ana kadar gördüğüm en büyük sıkıntı, insanların yaşam biçimlerine uygun diyetin verilmemesidir. Kişiye özgü olmayan standartlaşmış ve yasaklayıcı yaklaşıma sahip diyetlere hastalarımızın büyük çoğunluğu uymamaktadır. Hiçbir zaman kırmızı et tüketmeyen bir hastanın hayatına kırmızı eti yerleştirmeye kalkarsanız veya tam tersi kırmızı eti çok tüketen bir kişiye kesinlikle tüketmeyeceksin derseniz hasta doğal olarak buna uyamayacaktır. Bu yasaklayıcı veya zorlayıcı yaklaşım nedeni ile de doktoruna karşı samimi olamayacaktır. Diyetler, mutlaka kişiye özgü ayarlanmalı ve yasaklayıcı söylemlerden mümkün olduğunca uzak olunmalıdır” dedi.

Sağlık ve gıda konusunda bilgi kirliliği var

Sağlık ve gıda hakkında medyada bilgi kirliliğine neden olacak haberler, programlar ve paylaşımların yapıldığını ve toplumun bazen doğru bazen de yanlış yönlendirildiğini belirten Uzm. Dr. Nayır sözlerine şöyle devam etti. “Medya da bu tarz söylemleri sevmektedir, çünkü onlar için reyting önceliklidir. Özellikle sosyal medya kontrolü yapılmayan ayrı bir mecradır. Kanser hastalarının hayatlarını tehlikeye sokacak birçok madde, mucizevi bir tedaviymiş gibi anlatılıyor.

Kanser hastalarını maddi bir kazanç olarak gören bazı kişiler, onlara sattıkları ilaç, bitkisel maddeler ile onların sağlıklarını olumsuz yönde etkilemektedir. Üzücü bir durumdur ki doktor olarak bunu birçok kez gördüm. Örneğin, televizyon programında kanser konuşuluyor, konuklar arasında onkoloji uzmanı yok. Hayatında bir kanser hastasının tedavisini planlamayan, kemoterapi ilaçlarını uygulamayı bilmeyen bir kişinin kanser tedavisinden bahsetmesinin ülkem ve hastalarım açısından çok ciddi bir sorun olduğunu düşünüyorum” dedi.