Kuruyemişler, çoğumuzun severek tükettiği ancak tüketirken belki de ne kadar faydalı olduklarını bilmediğimiz besinlerdir. Tüketimini sevdiğimiz kuruyemişlerin en önemli özellikleri kalp damar sağlığını koruyucu, diyabete ve kansere karşı önleyici olmalarıdır. Genel olarak yüksek enerjiye sahip olan kuruyemişler, aynı zamanda kalp ve damar sağlığını koruyucu doymamış yağ asitlerinden de oldukça zengindirler. İçerdikleri sağlıklı yağlara ek olarak aynı zamanda protein, lif, bir çok vitamin (E vitamini, folik asit, niasin) ve mineral (magnezyum, potasyum ve bakır) içermektedir. Kansere karşı koruyucu olan polifenolleri ve fitosterolleri de içinde bulundurmaktadırlar.

Son yıllarda yapılan çalışmalar tüm kuruyemişlerin yeterli miktarda tüketildiğinde obezite, kanser, diyabet gibi bir çok hastalığa karşı koruyucu olduğunu göstermektedir. Kuruyemişler damar sertliğini önler, kolesterolü düşürür ve antioksidan içermektedir. Buna ek olarak sağlıklı yağlardan, liften ve proteinden zengin kuruyemişlerin tüketimi, tokluk hissini arttırarak, gün içerisindeki iştah kontrolüne destek olur ve fazla kalori alımını engellemiş olur.

Kuruyemişin sağlığa yararlı etkileri tüketim sıklığı ile doğru orantılıdır. Günlük önerilen tüketim miktarı kişiden kişiye değişmekle beraber her gün 30 – 50 gram tüketilmesi bir çok sistemik hastalığa karşı koruyucu ve kilo alımını önleyici olarak bulunmuştur.

Ayçekirdeği: Kolesterolü düşürür Damar sertliğini giderir. Yağ ve proteini en kaliteli olandır. Fikir işçilerinin ve zayıf kalmış çocukların günde 50 gram yemesi tavsiye edilir Cinsel arzuyu da artırır. Kalp ve sinir hastalıklarını önler. İdrar söktürür. Solunum sistemi rahatsızlıklarında iyileştirici etkilere sahiptir Yağı, damar sertliğini giderir. Kurdeşen'in sebep olduğu kaşıntıları giderir. Esansı verem tedavisinde kullanılır. Kolesterol miktarını düşürür. Cinsel arzuları kamçılar. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Kalp, sinir hastalıkları ve iktidarsızlığı önler. B vitamini ve magnezyum içerir. Sinir sistemini ve beyni rahatlatarak, işinize daha iyi konsantre olmanızı sağlar, rahatlama hissi verir.

Kabak Çekirdeği: Böbrek zayıflığını Böbrek , mesane iltihaplarını İdrar yollarında oluşan yanmayı İdrardan kan gelmesini önler Bağırsak kurtlarını düşürür. Bağırsaklardaki Tenya düşürmede çok etkilidir. Birçok prostat ilacının bileşiminde kabak çekirdeği bulunmaktadır Yapılan araştırmalar, kabak çekirdeğinden elde edilen kabak çekirdeği yağının prostat büyümesini yavaşlattığını hatta önlediğini ortaya koymuş durumda. Kalın bağırsak kanseri riskini de önemli oranda azaltan etkisi olduğu tespit edilen kabak çekirdeği yağında bulunan doymamış yağ oranı yüksekliği; kandaki trigliseridleri azaltıyormuş. Bilim adamlarına göre kabak çekirdeği yağında bulunan phytosterin maddesi mucize etkili. Kandaki kolesterolü azaltıyor,prostat büyümesi ve damar kanserine iyi geliyor...Açıkçası bir sağlık bankası. Kabak çekirdeğinin faydaları bu kadarla da kalmıyor.Bu yağda bol oranda E vitamini de varmış. Bilindiği gibi E vitamini hücre zarının okside olarak erken bozulmasına engel olan ve dolayısıyla hücre zarı ve hücreyi sağlıklı bir özelliğe sahiptir.

Yerfıstığı: İçinde bulunan B1 vitamini kan şekerinin yakılması, kalp sağlığının korunması ve öğrenme gibi beyin fonksiyonları için gerekli olan bir vitamindir. Yaşlanmaya karşı vücudu koruduğu gibi alkol ve sigaranın zararlı etkilerini de azaltır. İçerdiği B3 vitamini kolesterolü düşürür, dolaşımı arttırır, zihni açar. Kanın pıhtılaşması, kas gücü ve sinir iletimi için gerekli olan kalsiyum minerali içerir. Posalı bir besindir. Posalı besinler kanser yapıcı zararlı maddelerin bağırsakta kalma süresini kısalttığı ve bağırsak duvarı ile temasını azalttığı için kanserden korunmada faydalı olurlar.

Antep Fıstığı: Vücudun gelişmesini sağlar. Bedeni ve zihni gücü arttırır. Cinsel istekleri kamçılar. Böbrek ve safra kesesi ağrılarını hafifletir. Göğsü yumuşatır, öksürük söktürür İçerdiği B1 vitamini kan oluşumuna yardımcıdır, kandaki kolesterolü düşürür, kavrama yeteneği ve öğrenme gibi beyin fonksiyonlarını optimize eder. B1 vitamininin ayrıca; enerji, büyüme ve iştah üzerinde olumlu etkileri vardır. Mide, bağırsak, kalp, kalp kasları için gereklidir.

Yaşlanmaya karşı korur, sigara ve alkolün zararlı etkilerini azaltır. Lifli bir besindir. Lifli besinlerin kan şekerinin daha dengeli yükselmesini sağladığı, kabızlık ve bazı kanser türlerinin önlenmesinde yararlı olduğu saptanmıştır. Alınan posa miktarı arttıkça koroner kalp hastalığı ve buna bağlı oluşabilecek risklerde azalma olduğu saptanmıştır. Posa uzun süre doygunluk hissi yaratıp besin alımını azalttığı için kandaki kolesterol yağlarını düşürücü etki yapar. Posalı besinler kanser yapıcı zararlı maddelerin bağırsakta kalma süresini kısalttığı ve bağırsak duvarı ile temasını azalttığı için kanserden korunmada faydalı olurlar Günde 10-12 adet yenilen iç antepfıstığı, vücudun günlük yağ ihtiyacını karşılayabilmektedir. 100 g antepfıstığı vücudun günlük protein,vitamin B1 ve fosfor ihtiyacının %35''ini karşılayabilmektedir. Antepfıstığın da kolesterol yoktur Kandaki kolesterol seviyesini düşürür.

Koroner kalp hastalığının riskini azaltır. Antep fıstığı protein yönünden 2 kat,fosfor yönünden 4 kat sığır etinden daha üstündür Vitamin E,B ve C kompleksince zengindir. Antepfıstığı şeker hastalığında (DiabeteMellitus)kullanılabilir 100 gr antepfıstığında 4.0 gr posa bulunur. Posa miktarı yönünden pirinç, patates ve buğday (0.3 gr) dan daha üstündür İnce bağırsakta glikoz emilimini azaltır ve kan şekerinin yükselmesini önler. Yapısındaki lipitlerin çoğunluğu monounsature yağ asiti içerdiğinden(35 g), kan şekerini yükseltme (Glisemikindx) yönünden buğdaydan daha az riske sahiptir Kalp İçin Antep fıstığı kalp sağlığını korumada önemli bir ilaç vazifesi görür Hastalıktan Sonra Antep fıstığı nekahet dönemlerinde de vücudumuzun dostudur. Bir terkip içinde veya tek başına tüketilen fıstık, nekahet dönemin rahat ve kısa sürmesini sağlar, bünyeyi dirençli hale getirir Akciğer için iyi bir iltihap temizleyicidir. Göğsü yumuşatır, ağrılarını hafifletir, öksürüğün geçmesine yardımcı olur.

Fındık: Fındık vücutta karbonhidrat protein ve yağ metabolizmasında düzenleyici görevleri olan bir kısım B grubu vitaminler yönünden zengin bir kaynaktır. B1, B2 ve özellikle B6 vitamini fındıkta bol miktarda bulunur. Kan yapımı ve ruhsal sağlık için gerekli olan B2 ve B6 vitaminleri, gelişme çağında okul çocuklarının beslenmesinde büyük önem taşımaktadır. Bu yönüyle okullarımızdaki günlük beslenme programlarında, fındığa yer verilmesi çocuklarımızın sağlıklı beslenmeleri açısından pratik ve ekonomik çözüm olarak düşünülmektedir. Bu gerçek A.B.D de California eyaletinde yapılan altı yıl süreli bir araştırma ile de kanıtlanmıştır. Bu çalışmaya göre günde en az bir avuç fındık yiyen bir insanın enfarktüsten ölme riski hiç fındık yemeyen bir kimseye göre yarı yarıya azalmaktadır.. Bileşimdeki minerallere gelince fındık yağı kemiklerin ve dişlerin güçlenmesi için gerekli olan kalsiyum kan yapımında görev alan demir büyüme ve cinsiyet hormonlarının gelişimde rol oynayan çinko için en iyi bitkisel kaynaktır. Ayrıca sinirlerin uyarımı ve kas dokusunun çalışması için gerekli olan potasyumca zengindir. Bu açıdan da bakıldığında fındık yağı sağlıklı yaşamda yeri olan değerli bir yağ olduğu görülmektedir.

Badem: Tatlı badem tohumlarında az miktarda protein, demir ve kalsiyumla birlikte yüksek oranda yağ bulunur. Türkiye'de kabukları soyulup taze olarak ya da kavrularak yenilmesinin yanı sıra, pasta,şekerleme ve tatlılarda yaygın olarak kullanılır. Türkiye'de içi bademli nikâh şekerleri yaptırmak ve şık ambalajlar içerisinde davetlilere dağıtmak da,özellikle büyük kentlerde yaygın bir gelenektir. Sinirleri güçlendirir. Göğüs hastalıklarını, Beden ve zihin yorgunluğunu giderir. Hamilelerin sütünü artırır ve bebeklerin gelişimine yardımcı olur. Böbrek, idrar yolları ve cinsel organlardaki iltihapları iyileştirir. Badem yağı ise hazımsızlığa iyi gelir.

Yumuşatıcı, balgam söktürücü, sakinleştirici özellikleri olan badem de ev eczanemizin vazgeçilmezlerindendir Burun Kuruluğunun Tedavisinde Badem Yağı Çocuklarınız veya siz bu rahatsızlıktan kurtulmak için günde iki /üç kere bir/iki damla badem yağını burunlarınıza damlatarak bu problemden kurtulabilirsiniz. Badem yağı ayrıca müshil olarak da kullanılır. Sık sık dudaklarının çatlamasından rahatsız olanlar da gün içinde bir iki damla badem yağı kullanmalıdırlar. %5 su, %9 protein,%54 yağ, %20 karbonhidrat ve %3 oranında külden oluşur. Ayrıca Ca, P, Fe, Na,K, Mg elementleri ve Thiamin, Ribofdavin, Niosin ve A vitamini bulunur. Kolesterolü düşürür.Kalp krizi riskini %50 azaltır. Her gün 42 gr badem, fındık yediğimizde kalp hastalığı riski azalmaktadır. Kan şekeri düzeyini ayarlar; kansere yakalanma riskini azaltır. Cinsel güçsüzlüğe karşı etkilidir. Bedenin ve zihnin yorgunluğunu giderir. Böbrek, mesane ve üreme yollarındaki iltihapları yok eder. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.

Leblebi: Çeşitli rahatsızlıkları giderdiği bilinen leblebi nohuttan elde edilir. Leblebi yapmak için öncelikle ateş tuğlası, tava ve karıştırıcıdan oluşan bir kavurma ocağı gerekir. Eleme işleminden geçirilen nohutlar önce ayrılır. İlk kavurma işleminden sonra sıcak olarak çuvallara doldurulup iki gün dinlendirilir. İkinci kavurmadan sonra yine iki gün dinlendirilen nohutlar kuru bir yere serilerek 15-20 gün bekletilir. Bu kavurma ve dinlendirme işlemleri leblebinin kalitesi açısından çok önemlidir. Son aşama olan üçüncü kavurmadan sonra ise nohutların kabukları ayrılır. Leblebinin acılı, tuzlu ya da karanfilli türlere dönüşmesi, bu son kavurma aşamasında belirlenir. Genellikle "sarı leblebi" olarak bilinen bu tür leblebinin öğütülmesi ya da havanda dövülmesiyle leblebi unu elde edilir. Şekerle ya da kuru üzümle karıştırılarak yenilebilen ve son derece lezzetli olan leblebi unuyla, kimi yörelerde "leblebi helvası" da yapılır. Üçüncü kavurma sırasında kabukları çıkarılmayan bu tür leblebi "sakız leblebisi" adıyla anılır.

Ceviz: Kolesterolün düşmanı, Cevizin, damar tıkanıklığı ve şeker hastalığının tedavisinde kullanılabileceğini söyleyen, Karadeniz Teknik Üniversitesi Ordu Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, cevizin kanda zararlı kolesterolün birikmesini önlediğini ve yüksek kolesterolü düşürdüğünü söylüyor. Taze cevizde yüzde 5-6 oranında C vitamini bulunduğunu belirterek, "Kuru ceviz bol miktarda C, B1, B2, A ve E vitaminlerini içermektedir" diyor. Prof. Dr. Karadeniz, şeker hastalarının ceviz yaprağını kaynatıp içmelerini öneriyor ve cevizin beyin için gerekli olan gümüş iyonlarını da ihtiva ettiğini söylüyor. Verem hastalığında hem besleyici hem de tedavi edici özellik gösterdiğini söyleyen uzmanlar, her sabah kahvaltıda bir miktar ceviz içi yenmesinin zekayı geliştirdiğini belirtiyor. Nasırlar üzerine konulan ceviz yağı zamanla bunların yok olmasını sağlıyor.

Ceviz yapraklarından yapılan çay iştah açıyor. Mideyi kuvvetlendirip boğaz hastalıklarına iyi geliyor. Ceviz yağı yüz lekelerinin üzerine sürülüp masaj yapılırsa lekeler yok oluyor. Bilimsel çalışmalar sonucunda cevizin damar koruyucu, ishal kesici, cildi temizleyici, siğil giderici, hipoglisemik, antifungal, antiviral, tümör engelleyici özelliklerinin olduğu belirlenmiştir. Ceviz kanın pıhtılaşmasını önler, kan dolaşımını düzenler, kan pıhtılarını bozar, antialerjik özellik gösterir, karaciğer fonksiyonlarını düzenler, protein sentezini teşvik eder, serum kolesterolünün azalmasını sağlar, bağışıklık fonksiyonları korur ve anormal antikor oluşumunun engeller.

Kaju: Kaju Çin kökenli olarak bilinmektedir. Fasulye veya böbrek şeklinde olan kaju bazı kaynaklara göre Brezilya kökenlidir ve 16.yy’da Hindistan’a getirilmiştir. Yaygın olarak tatlılarda kullanılır ama çocukların sevdiği aperatif yiyecekler arasında yer alır. Kaju vücudun sağlıklı şekilde işlevini yerine getirmesi için, antioksidanlar, mineraller ve vitaminlerle doludur:

Beyaz leblebi: Diyette olanların en yakın dostudur. Zengin lifli yapısı ile tokluk hissi verir. Bu sebeple diyet yapanlar için vazgeçilmez bir ara öğün desteğidir. Lifli yapısı sayesinde anne sütünü artırır. Yine lifli yapısı sayesinde idrar artıran beyaz leblebi, böbrek ve mesanede olan taşların düşürülmesinde etkin rol oynar, bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayarak, bağırsak tembelliğini giderir. Asit düzeyini dengeleyerek midenin tüm fonksiyonlarını optimal seviyede tutar, reflü tedavisini destekler. Yumuşak doku hasarlarının tedavisini kolaylaştırır. Sesi güzelleştirir. Damar sertliği ve tıkanıklığını giderir. Bel ve diş eti ağrısını giderir.

Mısır: Yüksek lifli bir gıdadır. Bir bardak mısır günlük lif ihtiyacının yaklaşık % 23′ünü karşılayacak kapasitededir. Yüksek lifli grup ayrıca toplam kolesterolü yaklaşık % 7 civarında geriletir, trigliserit seviyelerini % 10,2 itibari ile ve VLDL seviyelerini (kolesterolün en tehlikeli formu) % 12,5 itibar ile geriletir. Yapılan araştırmalar mısırın yüksek kolesterol seviyelerini düşürdüğünü, kolon kanseri riskini azalttığını göstermiştir. Sindirim sistemi ve kalp üzerindeki etkilerine ek olarak, mısırda bulunan lif kan şekeri seviyelerini stabilize etmeye yardımcı olur. Yavaş yanıcı dayanıklı bir enerji sağlarken kan şekeri dengesini koruduğu için diyabet hastalarının mısır tüketmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Düzenli mısır tüketimi hem kan şekeri ve insülinin düşürülmesi ve dengelenmesine yardımcı olur.

Kuru Kayısı: Kayısı A,B,C vitaminleri, protein, bol miktarda şeker ve madensel tuzlar içeren bir meyvedir. İştah açar, kan yapar, bedensel ve ruhsal yorgunlukları alır. Faydaları bununla da bitmez. Sinirleri güçlendirir, uyku verir, kabızlığa iyi gelir (aç karnına yenildiğinde hem de her haliyle; kuru, taze yada kompostosu, reçeli, hoşafı...), cilt güzelliği için birebirdir. Üstelik dahası da var; 5-6 kayısının çekirdeği dövülüp suyu içilirse bağırsak kurtlarını öldürür. Öğrenciler ve beyin gücü ile çalışanların özellikle kayısıyı çok tüketmeleri gerekir çünkü bu iş grubunda çalışanların ihtiyacı olan besinlerin çoğunu kayısıdanalabilirler.

Tüm bunların yanında dikkat edilmesi gereken bir husus var ki göz ardı edilemez. Karaciğer rahatsızlığı olanlar kayısıyı çok fazla yememelidirler. Ayrıca mide rahatsızlığı olanlar ve fazla mide asidi salgılayanlar ham kayısı yememeli, olgun kayısıları tercih etmelidirler. Yanınızda kayısı bulundurun, çünkü böylece açlıktan kan şekeriniz düştüğünde kayısı yersiniz. Hem çikolata, pasta vb. yememiş olursunuz, hem de sayısız faydalarından yararlanmış olursunuz. Tabi kilo vermek istiyorsanız bu davranış daha uygun. Ülkemizde Amasya, Çorum, Malatya, Erzincan, Niğde ve Kayseri’de yetişir. Etli meyvesi şeker, C vitamini ve organik asitler içerir. Yapraklarından elde edilen amygdalin maddesi ile balık tutarken balıkları sersemletmek için kullanılır. Kurutulmuş kayısıyı her zaman yanınızda bulundurabilir ve ihtiyaç anında ağzınıza bir tane atabilirsiniz.

Kahve: Kan dolaşımını sağlar. Uykuyu kaçırır, düşünmeyi kolaylaştırır. Yarım baş ağrılarını dindirir. Uyuşturucu maddelerle zehirlenmelerde faydalıdır. Boğmaca öksürüğünü keser. Nikris ağrılarını teskin eder. Tansiyonu yüksek olanların kahve içmemesi tavsiye edilir. Ayrıca fazla miktarda içildiğinde uykusuzluk, sinir bozukluğu ve çarpıntı yapar. Amerikan Klinik Beslenme (AmericanJournal of ClinicalNutrition) dergisinde yayınlanan çalışmada 55-69 yaş arası 27,312 kadın 15 yıl süre ile izlenmiş. Bu 15 yılın sonunda günde 1-3 kahve içen kadınların kalp hastası olma riskinin %24 daha az olduğu gösterilmiş. Kanserden ölümlerde ise fark bulunmamış. Bulgular kahvenin bu anlamada koruyucu etkisi olduğuna işaret etmekte.

Hurma: Hurmanın meyvesi tatlı ve besleyicidir. Şeker oranı taze hurmalarda % 60-65 kurumuş hurmalarda ise % 75-85 civarındadır. Hurma, zihni ve bedeni gelişmeyi sağlar. Kansere karşı koruyucudur, öksürüğü keser, boğaz ağrısını, bronşiti ve soğuk algınlığını giderir. Kemik hastalıklarında faydası ise yadsınamaz. Hurma olmadan bir Ramazan sofrası düşünebilir miyiz? Orucumuzu açarken, susuzluk ve açlıktan doğan şeker ihtiyacımızı karşılarız ve halsizliğimizi birden alıverir. Hurma aslında her öğünde yenilebilecek bir meyvedir. Çekirdekleri yakacak ve lifleri ise kumaş üretiminde kullanılır. Yetiştirildiği bölgeye göre renkleri ve büyüklükleri değişir. Mineraller açısından oldukça zengindir.İçeriğinde kalsiyum. potasyum. demir, B vitamini bulunmaktadır.

İncir: İncir Enerji verir. Vitamin ve mineral bakımından zengin bir gıdadır. Yüksek oranda kalsiyum ve demir içerir ve bu yüzden kansızlığa ve kemik hastalıklarına iyi gelir. Bağırsaklardan toksik maddelerin atılması kandaki kolesterol seviyesinin düşürülmesi gibi faydaları davardır. Kalbe ferahlık verir, kuluncu ve sindirim organı sancılarını giderir. Süt ile kaynatılan incir ses kısıklığına iyi gelir. Ağacının dalları kırıldığında akan süt, siğil ve nasırlara sürülürse çok iyi gelir.

İnciri cevizle birlikte yerseniz hem bronşite iyi gelip öksürüğü keser hem de vücudunuzu zehirden korur. Ayrıca Nezleye de iyi gelir. İnciri süte, sirkeye yada zeytinyağına batırarak yerseniz basur şikayetleriniz ortadan kalkar. Sesiniz kısıldıysa bir su bardağı sütün içine yine inciri atıp kaynatın ve sonra bunu için. Bağırsak iltihabı olanlar inciri çok yemelidir. İncirin kurutulmuşu çok değerli olup, iyi bir besin kaynağıdır. Balgam söktürücü, yumuşatıcı olarak kullanılır. Ayrıca kış aylarında vücudun direncini arttırır, pek çok sağlık sorununa karşı güç ve dayanıklılık kazandırır.

Kuru Üzüm: Üzüm ürünlerindeki demir, kalsiyum ve potasyum minerallerinin, kemik gelişimi yanında kansızlığı,halsizliği, zayıflığı ve ishali tedavi edici özelliği bulunmaktadır. Kilo almak isteyen de rejim yapmak isteyen de üzüm yemelidir çünkü enerji verir. Protein ve karbonhidrat kaynağıdır. A,B1,B2,B6, C vitaminleri ile fosfat, kalsiyum, demir, fosforik asit, organik asitler, formik asit minerallerini içerir. Günlük kalsiyumun 1/5’ini ve demirin ise 1/3’ünü karşılar. Mineraller halsizliği, kansızlığı, ishali ve zayıflığı tedavi eder. Ayrıca karaciğer zaafiyetine, öksürüğe, bronşite de iyi gelir. Üzüm besin olmasının yanında bitkisel tedavi amacıyla hekimlikte de kullanılır. açlarınızı üzüm suyu ile haftada 2-3 defa yıkarsanız saçlarınızın daha çabuk uzadığını görürsünüz. Ayrıca unutkanlığa da iyi gelir.

KAYNAK: e-cerez.com