Gıda fiyatlarına müdahale gıda enflasyonunu dü-şür-mez, belki geçici pansuman görevi görebilir ama ondan da pek emin değilim.

Peki neden düşürmez?

Öncelikle enflasyon artışının temeline inip ürün fiyatlarını arttıran temel sebepleri tespit etmemiz lazım ve bu sebeplerle mücadele etmemiz lazım, aksi takdirde çiftçinin mahsulüne müdahale, etiket ve tezgah fiyatlarına müdahale merkez bankasının dövize yaptığı müdahale gibi olur, bir süre düşer duraksar ve sonrasında daha pis fırlar.

O zaman kendimize şu soruyu sormamız lazım;

Gıda fiyatlarını arttıran temel sebepler nelerdir?

Şimdi bu sebepleri sıralayalım

1- TL’nin dolara karşı sürekli değer kaybetmesi

2- Gübre fiyatlarındaki fahiş zamlar (yıllık %150 artış)

3- Mazot zammı (yıllık %55 artış)

4- Zirai ilaç (yıllık %80-100 artış)

5- Tarımımızın %75’inin kuru (susuz) tarımda yapılıyor olması

6- Verim üzerinde direk etkil olan alet ve ekipmanların çok pahalı olması

7- Sulamada kullanılan elektriğin çok pahalı olması

8- Tohum fiyatlarının çok yüksek olması (%60-90 artış)

9- Çiftçinin bütçesinin tükenmiş olması ve devlet tarafında yeterli bir destek alamaması

10-Yem fiyatlarındaki fahiş artış

11-İthalat bağımllığı

12-Bir planlamanın yapılmaması

Yukarıda saydığım maddelerin çoğu aynı zamanda direk verim üzerinde yani ülkemizin tarım ürünleri rekoltesi üzerinde etkisi olan maddelerdir.

Birim alandan alınan verimin artması için kuru tarımdan sulu tarıma geçmeniz şarttır, yeterli bakım ve beslemenin yapılabilmesi için çiftçinin bütçesinin güçlü olması lazım.

Bitkisel ve hayvansal üretimde verimi arttırmayı başardığınız zaman piyasadaki arz sıkıntısını da gidermiş olursunuz.

20 yıllık iktidar hiç bir partiye nasip olmaz, 20 yıl yaklaşık çeyrek asır demektir, çeyrek asırda yeni bir devlet kurulur yeni baştan inşa edilir.

Bakalım biz ne yapmışız?

1988 yılında 20,5 milyon ton olan buğday rekoltemizi 32 yılda bırakın arttırmayı 20 milyon tonda tutmayı ancak becermişiz, hayvan varlığını yeterli düzeye çıkartamamışız.

Yaptığımız tek şey açığı ithalatla kapatmak olmuş.

Yıllarca uyarılarımızı yaptık ucuz bulabilirsen ithal ürün senin için günü kurtarabilir öbür türlü istediğin zaman ucuz bulma şansın olmaz hele TL hergün değer kaybediyorsa ithalat felaketimiz olur dedik dinletemedik. 

Yatırımların yönünü tarıma ve çiftçiye çevirmiş olsaydık sadece sulu tarıma olacak geçişten dolayı buğday rekoltemiz 35 milyon tona çıkmış, milyonlarca insan istihdam edilmiş ve ülkede işsizlik sıfırlanmış olurdu.

Mevzu çok uzun sonuç olarak çiftçinin girdi maliyetine müdahale edilmedi, sulu tarım alanları gerektiği gibi arttırılmadı, üretimde sınıfta kaldık ithalat patladı, ithalatın menfaati çiftçimizin menfaatinin üstünde tutuldu.

20 yıl boyunca gıda enflasyonu çiftçinin gelirinden çalınarak kontrol altında tutulmaya çalışıldı. (Örnek çiftçinin 2,55 TL’ye mal ettiği buğdaya 2.25TL’ye satacaksın denildi)

Meyve sebze üreticisine, et,süt ve yumurta üreticisine aynı şey yapıldı.

Geldiğimiz son noktada artık sayın Cumhurbaşkanı’nın da gıda enflasyonundan rahatsızlık duymaya başladığını gördük ama şikayetçi olduğu sorun kendi tarım bakanlığı politikalarının tarımı ve çiftçiyi içine düşürdüğü handikapın sonucudur.

Sayın Cumhurbaşkanı şikayetçi, çiftçi artık feryat figan ederek şikayetçi, halk mutfakta yangın var diyor?

Şimdi bu 20 yıllık tarımı yönetememenin sorununu kime şikayet edelim?

Yerli ve milli tarım şuurunun yerleşmesi dileğiyle noktalıyorum.