Kinoa tohumu pre-hispanik dönemlerden beri güney Amerika yerlileri tarafından dengeli aminoasit içeriği, yağ asidi profili, vitamin ve mineral içeriğinden dolayı insanların beslenmesinde ve bitkinin hasat edildikten sonra geriye kalan kısmı ise hayvan beslenmesinde kullanılmaktadır.

Kinoa enerji ve proteinden zengin olduğu için son yıllarda özellikle kanatlı beslenmesinde mısıra alternatif olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ancak Kinoa'nın dünyada yaklaşık olarak 250 türü mevcut olup bunlardan bir bölümü kabuğundaki yüksek saponin içeriğinden dolayı acı bir lezzete sahip olduğu bir bölümü ise daha az saponin içerdiği için tatlı bir lezzete sahiptir.

Kinoa hakkında hayvan besleme konusunda kısıtlı sayıda çalışma mevcut olup bu derleme ile yemlere katılan kinoanın hayvanlardaki performansı ve sağlığı üzerine etkileri hakkında güncel bilimsel verilerin özetlenmesi amaçlanmıştır.

Kinoa (Chenopodium kinoa) farklı iklim tipleri ve farklı toprak tiplerine adapte olmuş kazayağıgiller (chenopodiaceae) familyasına ait protein yönünden zengin tek yıllık bir bitkidir.

Bileşiminde esansiyel amino asitlerin dengeli bulunması, protein, yağ, lif, vitamin ve mineral içeriği ile yüksek besleyici değerine sahip olması nedeniyle son yıllarda bilim adamlarının ilgisini çekmiştir. Kinoa bitkisi 70'li yılların başında Ulusal Akademik Bilimi (NAS) tarafından gelişmekte olan ülkelerde beslenme ve nüfus artışı kriterlerinin iyileştirilmesi amacıyla tavsiye edilen 23 gıda maddesi içerinde yer almaktadır.

'TAHILLARIN ANASI'

Kinoa M.Ö 5000 yılından beri orta ve güney Amerika yerlileri tarafından yetiştirilen, Aztek ile İnkaların başlıca gıda maddesi olan ve ''Tahılların anası'' olarak bilinen bitkidir. Kinoa protein miktarı bakımından tahıl bitkilerinden daha iyi protein içeriğine sahip olup süt proteini olan kazeinin esansiyal amino asit içeriğine benzemektedir. Özellikle insan ve hayvan beslenmesi açısından dengeli bir protein içeriğine sahip olması ve gluten içermemesinden dolayı çölyak hastalarına tavsiye edilen bir gıda maddesidir.

BU BİTKİYE KARŞI İLGİ ARTIYOR

Aynı zamanda besleyici değerinin yüksek olmasından dolayı dünyada son yıllarda bu bitkiye karşı ilgi giderek artmaktadır. Nitekim bu ilgiden dolayı FAO'nun desteği ve teşviki ile Birleşmiş Milletler tarafından 2013 yılı kinoa yılı olarak ilan edilmiştir.

Kinoa bitkisel özellik bakımından kuraklığa dayanıklı, 100-150 cm boylanabilen, tek yıllık otsu bir bitkidir. Kalın dik odunsu saplara sahip geniş yapraklıdır. Yaprakları loblu üçgen şeklinde olup olgunlaştıkça yeşilden mor renge dönmektedir.

Temmuz-ağustos aylarında salkım şeklinde çiçeklenmeye başlayan kinoanın tohumları salkım üzerinde 2-3 cm çapında yuvarlağımsı kümeler şeklinde oluşur. Tohumlar kabuklarındaki saponin miktarına göre farklı renklerde olabilirler.

KİNOA'NIN BESİN MADDE BİLEŞİMİ

Kinoa yüksek protein içeriği, lipit profili, lif, vitamin (B1, B2,B6, C ve E ) ve mineral (kalsiyum, magnezyum, fosfor, çinko, bakır ve demir) içeriği ile de- ğerli bir gıda maddesidir. Kinoanın bazı tahıl ürünlerine göre besin madde ve enerji düzeyinin karşılaştırılması Tablo 1'de verilmektedir.


Vücut için gerekli olan esansiyal aminoasitlerin tümüne sahip olmasının yanında, diğer tahıl ürünlerine göre daha dengeli aminoasit içeriğine sahiptir. Kinoa tohumu içerdiği protein (120-180 g/kg) ve proteinin esansiyel amino asitlerden metiyonin ve lizin bakımından tahıl tanelerinden üstün olmasından dolayı önem taşımaktadır. Amino asit düzeyinin bazı tahıl ürünlerine göre karşılaştırılması Tablo 2'de gösterilmektedir. Kinoa tanesinde prolaminler düşük düzeyde bulunurken, albüminler ve globülinler yüksek seviyede bulunmaktadır.

Globulin olarak adlandırılan Chenopodin 320 kDa kuvaternar'la bir oligometrik proteindir. Chenopodin'de glutamin-glutamik asit, asparjin-aspartik asit, arjinin, serin, losin ve glisin içeriği yüksektir (Abugoch, 2009). Albümin içindeki protein fraksiyonu 8-9 kDa moleküler kütleli polipetitlerin heterojen grubunu oluşturur. Bu proteinin aminoasit bileşimi önemli besleyici özelliklere sahip olan, özellikle çocuklar için histidin, sistin ve arjininden yüksek olduğu görülmüştür.

Protein kalitesi yemlerdeki amino asit bileşimine, sindirilme derecesine bağlı olarak biyolojik değerliliği ile bulundurduğu antinutrisyonel bileşiklere bağlıdır. Bu kriterler göz önüne alındığında kinoa'nın protein sindirimi ve biyolojik değerliliğinin yüksek olduğu bildirilmiştir. Triptofan çeşitli tahıl ürünlerinde ikinci sınırlayıcı amino asit olarak yer alırken kinoa'da daha çok kolay emilebilen triptofan bulunmaktadır, ki bu beyinde bu aminoasitin yararlılığını artırmaya katkı sağlayabilir ve böylece neurotransamitter serotonin sentez miktarını etkileyebilir.

Karbonhidratların temel bileşeni olan nişasta kinoa'da %58,1 - % 64,2 oranında bulunur. Nişasta kinoanın granüler tarzı sahip olmakla beraber farklı çeşitlerinde ki bu granüller ortalama 2 mm çapa sahip farklı boyutlarda ve farklı şekillerde bulunmaktadır. Lif içeriği %1,3 ile % 6,1 arasında ortalama % 4,1 dir. Kinoa'da çoğunlukla maltoz ve temel bileşenler yaklaşık % 3 oranında bulunurken glikoz (500 ile 6000 glikoz ünitesi) ve früktoz oranı düşüktür.

Ayrıca nişastadaki amilozun %3-%22 arasında olduğu amilopektin içeriğinin ise % 77,5 olduğu belirtilmiştir. Bu lif sayesinde kinoa sindirim kanalındaki diğer besinlerin sindirimini kolaylaştırarak sindirime yardımcı olmakta ve emilim işlemini kolaylaştırmaktadır. Kinoadaki karbonhidratlar serbest yağ asitleri azaltıcı etki göstererek hipoglisemik etki gösterdiği için nutraceuticals olarak kabul edilir.

YAĞLI TOHUMLARA ALTERNATİF OLARAK GÖRÜLÜYOR

Yapılan bir çalışmada da çölyak hastalarında hipoglisemik etkisinin olduğunu göstermiştir. Kinoa içermiş olduğu yağ asitlerinin nitelik ve nicelik özeliklerinden dolayı yağlı tohumlara alternatif olarak görülmektedir. Kinoa huancaya çeşidinde yapılan çalışmalarda toplam yağ içeriği % 4,6 özgül ağırlığı 0,930121, kırılma indeksi 1,4732, iyot değeri 127,81 olarak tespit edilmiştir.

Kinoa yağının ortalama % 82,7'si doymamış yağ asitlerinden oluşmaktadır. Yağ asitlerinde en yüksek olanı Omega 6 (linoleik asit) % 50,2, Omega 9 (oleik asit) % 26,0 olarak görülürken Omega 3 (linolenik asit) içeriği % 4,8 ve palmitik asit içeriği % 9.59 olarak belirlenmiştir. Kinoa, buğday ve mısırın yağ asidi profilli Tablo 3'de verilmektedir. Kinoa Vitamin B6 (% 0,487), Riboflavin (% 0,30- 0,32), Thiamin (% 0,29- 0,36) ve Folik asit (% 0,18) içeriği önemli ölçüde tahıllara benzerdir.

Askorbik asit (4,0- 16,4 mg/g) ve Vitamin E bakımından zengindir. Kinoa bileşiminde doğal antioksidanlardan olan γ-tokoferol 797,2 ppm ve α- tokoferol 721,4 ppm dolayında bulunmaktadır. Böylece serbest radikallerin neden olduğu hasara karşı membran yağ asitlerinin korunmasında ve hücre zarında doğal bir antioksidan olarak önemli işlevler gerçekleştirir. Yapılan çalışmalarda kinoada mineral madde içeriğini yetiştiği toprak tipi gibi bölgesel farklılıklar ile farklı genotipler etkilemektedir.

MİNERAL MADDE İÇERİĞİ DİĞER TAHILLARA GÖRE YAKLAŞIK İKİ KAT FAZLA

Genel olarak Kinoa iyi bir mineral madde kaynağı olup hayvanlarda mineral madde eksikliğine bağlı görülebilecek hastalıkların önüne geçilmesinde yardımcı olabilir. Kinoada mineral madde içeriği diğer tahıllara göre yaklaşık iki kat daha fazladır (Tablo 4). Kalsiyum, magnezyum, demir ve çinko miktarı buğday ve arpa ile kıyaslandığında daha fazla olduğu görülmektedir.

Çoğu tahıl ve buğdaygiller familyasında yer alan bitkilerde bulunmaktadır. Yapılan çeşitli çalışmalarda fitik asit tahılda (9,7-11,6 mg/g), mısır (8,9-9,9 mg/g), pirinç (8,9 mg/g), buğday (6,2-13,5 mg/g) ve kinoa'da (10,5-13,1 mg/g) olarak belirlenmiştir.

KİNOANIN HAYVAN BESLEMEDE KULLANIMI

Kinoa çok eski zamanlardan beri güney Amerika yerlileri tarafından bitkinin tohumu veya hasat edildikten sonra geriye kalan kısmı ruminant ve nonruminant besleme için kullanılmıştır. İçerdiği saponinden dolayı acı tada sahip Kinoa türlerinin suyla yıkanması, uygun bir ısıl işlem görmesi veya kabuğunun alınması gibi seçeneklerin yanında tatlı Kinoa türleri hayvan beslemede kullanılabilmektedir.

Broylerler ile yapılan bir çalışmada rasyona lapa formundaki kinoa'nın kontrol grubuna kıyasla kabuğu alınmış ve kabuğu alınmamış formlarının % 10, 20 ve 40 düzeylerinde yemlere katılmasının ağırlık artışını lineer olarak artırdığı, kabuğunun çıkarılması işleminin ilk hafta etkili olduğu daha sonra etkisinin olmadığı bildirilmiştir. Yapılan ikinci denemede ise 0-39 günlerde broyler yemlerine %15 düzeyinde işlem görmemiş, %15 düzeyinde kabuğu alınmış ve %5 Kinoa tohum embriyosunun pelet formunda katılmasının etkileri incelenmiştir.

KARMA YEMLERE YÜZDE 30 KATILABİLİR

Kinoanın %15 düzeyinde ilavesi 20-39. günlerde canlı ağırlığı azalttığı ve yemden yararlanma oranını olumsuz etkilediği belirtilmiştir. Kabuk alınma işleminin gruplar üzerinde etkisinin olmadığı belirtilerek, yemlere %15'e kadar katılması tavsiye edilmiştir. Mısırla karşılaştırmak amacıyla yapılan başka bir çalışmada ise saponin uzaklaştırılması için pişirme ve suyla yıkama işlemi yapılarak kinoa tohumunun karma yemlere %30 düzeyinde katılabileceği önerilmiştir.

ENERJİ AÇISINDAN MISIRA ALTERNATİF OLDUĞU SAPTANDI

Yapılan benzer çalışmada da kinoanın broyler karma yemlerine katılmasının performansı azaltıcı etkisinin olduğunu belirtmiştir. Imprata ve Kellems (2001) broyler rasyonlarına işlem görmemiş kinoa, kabuğu alınmış ve yıkanmış kinoa'ya göre yaşama gücü ve performansı azalttığı, yıkama işlemi görmüş kınoanın yıkanmamış kinoadan daha iyi olduğunu bildirmişlerdir. Yapılan bazı çalışmalarda broyler rasyonlarına % 15 kinoa ilave edilmesinin canlı ağırlığı artırdığı, yemden yararlanmayı iyileştirdiği ve enerji açısından mısıra alternatif olduğu saptanmıştır.

Mosquero ve ark (2009) ise tatlı kinoanın %25'e kadar broyler rasyonlarına katılabileceğini rapor etmişlerdir. Yumurtacı tavuklarda yapılan çalışmalarda ise rasyonlara farklı dozlarda katılan kinoa mısır ile karşılaştırılarak yumurtadaki Omega-3 PUFA düzeyine etkisi incelenmiştir. 20 haftalık yumurtacı tavuklarla 16 hafta süreyle yapılan çalışmada yemlerine tahıl danesinin % 0, %50 ve % 100'ü düzeyinde kinoa katılarak yumurtalardaki omega-3 içeriği belirlenmiştir.

Çalışma sonucunda kinoanın yumurta omega-3 içeriğini önemli derecede artırdığı ancak kinoanın tahıl danesinin % 50'si düzeyinde katıldığında EPA (Eikosapentaenoik asit) üzerine etkisinin olmadığı belirtilmiştir. Yapılan başka bir araştırmada 15 haftalık yaştaki yumurtacı tavukların rasyonlarına katılan %0, % 50 ve %100 kinoanın yem tüketimini azalttığı, yumurta ağırlığı ve sayısını etkilemediği ancak tavuk ağırlığı üzerine azaltıcı etkisinin olduğu bildirilmiştir.

Bu etkisinin acı lezzetten dolayı hayvanlar tarafından sevilerek tüketilmediği ileri sürülmüştür. Yapılan lezzet testinde ise kinoa'da ksantofil eksikliğine bağlı olarak yeminde mısır bulunan gruplara kıyasla yumurtaların açık renkte olması tüketici acısından olumsuz izlenim bırakacağı belirtilmiştir. Kobaylarda (Cavia parcellus) yapılan çalışmalarda tatlı (Surumi, Patacamaya, Sayana, Chucapaca) ve acı kinoa (Real) türlerinin mısır, arpa, yulaf bazlı yemler ile performasa olan etkileri karşılaştırıldı.

TATLI KİNOA İLE ACI KİNOA ARASINDAKİ FARK

Acı kinoa hem suyla yıkanmış (saponin ihtiva etmeyen) hemde yıkanmamış (saponin ihtiva eden) türlerinin yemlere ilavesinde tatlı kinoa türlerinin, acı kinoadan daha fazla ağırlık artışı sağladığı, mısır bazlı rasyonlar ile karşılaştırıldığında ise benzer olduğu ancak arpa bazlı rasyonlar ile kıyaslandığında da kinoa türlerinin canlı ağırlık kazancında artış sağladığı, yem dönüşüm oranında ise kinoa türlerinin mısır ve arpadan daha iyi olduğu belirlenmiştir.

ALTERNATİF YEM KAYNAĞI OLARAK KATILMASI TAVSİYE EDİLDİ

Yapılan araştırma sonucunda tatlı kinoa türlerinin acı kinoa ve diğer tüm tahıllardan (arpa, mısır ve yulaf) çok daha iyi sonuçlar verdiği ifade edilerek, hayvan rasyonlarına alternatif yem kaynağı olarak katılması tavsiye edilmiştir. Yeni Zellanda tavşanlarında yapılan benzer çalışmada %30 tatlı kinoa türleri (yıkanmış, filizlenmiş ve yarı haşlanmış) ve % 70 konsantre yem ile beslenen tavşanlarda altı hafta sonra en iyi ağılık kazancı ve yem tüketiminin filizlenmiş kinoa türlerinde, en az ağılık kazancı ve yem tüketiminin ise haşlanmış kinoa türlerinde olduğu belirlenmiştir. Yapılan çalışmada da karma yemlere %10, %20 ve %30 düzeyinde balık unu, tavuk sakataları ve kinoa unu ilavesinin protein, kuru madde sindirilebilirliği arasında bir fark olmadığı belirlenerek, kinoa türlerinin hububat türlerine alternatif olarak balık beslemede kullanılabileceği belirtilmiştir.

Sonuç olarak rasyonlara ilave edilen kinoa türlerinin etkileri; kinoanın kimyasal yapısına, miktarına ve hayvanların özelliklerine bağlı olarak değişebilir. Kinoa'nın içermiş olduğu esansiyal amino asitler, yağ profili, vitamin ve mineral içeriği nedeniyle tahıl danelerine alternatif çok değerli bir yem maddesidir ancak kinao türlerinin içermiş olduğu antinutrisyonel faktörler sebebiyle performans parametreleri üzerinde olumsuz etkilere sebep olabilirler.

Bunun için antinutrisyonel madde içerenlerin suyla ıslatılması, pişirilmesi, kabuğunun alınması gibi bir takım işlemlerden geçirildikten sonra kanatlılarda kullanılmasının doğru olacağı kanaatindeyiz. Kinoa türleri ile ilgili olarak hayvan besleme alanında fazla bir araştırma yapılmış olmaması ve etkilerinin tam anlamıyla bilinmemesi sebebiyle konu ile ilgili hayvanların performans parametreleri üzerine yeni bilimsel araştırmalara ihtiyaç olabileceği düşünülmektedir.

Kaynak: Mehmet GÜL / Emre TEKCE / Yem Magazin Dergisi