Dr. Buğra Buyrukçu, ilikli kemik suyu mucizesini ve en doğru hazırlanma yöntemini anlattı.

Fitoterapi Uzmanı Dr. Buğra Buyrukçu, ilikli kemik suyunun doğru hazırlanıp tüketildiği takdirde tam bir doğal mucize olduğunu söyledi. Son dönemde ünlü isimler başta olmak üzere sayısız kadının estetik müdaheleler yerine ilikli kemik suyu tüketerek güzelleştiklerine dikkat çeken Dr. Buyrukçu, “İlikli kemik suyu sadece güzelleştirmiyor, sağlığı da koruyor” dedi. Her gün tüketilecek 1 su bardağı ilikli kemik suyunun insan vücudunda yarattığı mucizeleri anlatan Dr. Buyrukçu, şöyle devam etti: 

KIRIŞIKLIKLARI ÖNLÜYOR SAĞLIĞI KORUYOR

“Kolajen, insan vücudundaki canlılığı ve esnekliği sağlayan önemli bir proteindir. Kemik iliği özellikle kolajen sentezini arttırması ve cildin içindeki kök hücrelerin ihtiyacı olan vitamin ve minarelleri desteklemesi açısından oldukça etkili. Bu destek, cilt kırışıklıklarına ve güneşe karşı tam bir koruma sağlıyor. Her gün çorbalara ilave edildiğinde veya 1 bardak tüketildiğinde kök hücre desteğinin yanısıra bağışıklığı güçlendiriyor, bağırsak duvarını tamir ediyor, bağırsak problemlerini ortadan kaldırıyor.  Sağlıklı bağırsak ise sağlıklı insan demektir…” İlikli kemik suyunun hazırlanma biçimine yönelik bilgi kirliliğine de değinen Dr. Buğra Buyrukçu, en doğru hazırlanma yöntemini ise şöyle anlattı:

MUM IŞIĞI KIVAMINDA 12 SAAT

“Kemik suyu mümkünse büyük baş hayvanlardan hazırlanmalı. Hayvanın ilikli kemiklerini, bir miktar etle birlikte haşlıyoruz. Su kaynamaya başladığında ocağı mum ışığı modeline getiriyoruz. 6 saat boyunca bu şekilde haşladıktan sonra kemikleri çıkarıp, etlerini sıyırıp alıyoruz. Bu aşamadan itibaren kemikleri yeniden aynı suya atıyor ve üzerine 1 bardak sirke döküyor ve 12 saat daha haşlıyoruz. Pişirme işlemiyle jöle kıvamına gelen kemik suyunu kağıt bardaklara koyarak buzdolabında muhafaza etmek mümkün. Buzlukta 3-6 ay, buzdolabında ise 7 gün bozulmadan kalabilen kemik suyunu günde 1 su bardağı tüketmek çok önemli. Sağlık ve güzelliğin yegane çaresi ilaçlarda, kimyasal içerikli ürünlerde veya ameliyatlarda değil, mutfağımızda. Yeter ki farkında olalım…”