Sulak alan; doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı, sodalı veya tuzlu, denizlerin gelgit hareketlerinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan yerlerdir. 

Ayrıca Bataklıklar, turbalıklar, taşkın düzlükleri, nehirler, göller, tuzlalar, mangrovlar, deniz çayırı yatakları, mercanlar, deniz ve göl kıyıları, atık su arıtım havuzları ve barajlar gibi insan yapısı sulak alanlar, sulak alan tanımına dâhil edilmektedir.

Sulak alan sistemleri; 

Deniz ve Kıyısal (deniz çayır yatakları, haliçler ve mercan kayalıkları gibi)

Karasal (bataklık, göller, nehirler ve yeraltı su habitatları gibi)

Yapay (barajlar, su rezervuarları, pirinç tarlaları, balık gölleri gibi)

Üç ana başlık altında birçok sulak alan tipi olarak sınıflandırılmaktadır.

Sulak alanlar yeryüzünün en zengin ve en üretken ekosistemlerini oluşturmaktadır. 

Bu alanlar yöre insanlarına ve ülkenin geneline geniş yelpazede hizmet veren oldukça karmaşık doğal sistemlerdir. 

Yeryüzündeki başka hiçbir ekosistemle karşılaştırılmayacak ölçüde işlev ve değerlere sahiptir. 

Sulak alanların en önemli öğelerinden biri olan sazlıklar ise başta kuşlar olmak üzere canlılara önemli bir beslenme ve üreme alanı sağlarken suyu filtre edebilme tortuları tutma özellikleri ile de insanlar için sağlıklı yaşam ortamları sunarlar. 

Pek çok kuş türünün yanı sıra çok sayıda tatlı ve tuzlu su balığının da yaşam döngüsünde önemli bir yer tutmaktadır.

Hem karada hem de suda yaşayabilen hayvan türleri için üreme ortamı olarak hizmet vermektedir.

Nesli azalan ve tükenme noktasında gelen çok sayıda memeli ve kuş türüne ev sahipliği yaparak bu türlerin nesillerini devam ettirmesine katkı sunmaktadır.

Tarihten beri insanoğlu için önemli bir ham madde olarak da kullanılan sazlıklar, çatı malzemesi, sepet, hasır örgü yapımında da yıllarca insanlar tarafından kullanılmıştır. Ney, sipsi gibi birçok müzik aleti de sazdan elde edilmektedir.

Sulak alanları tabiatın rahmidir. 

İnsanoğlunun yaşaması ve neslini devam ettirmesi için kadınlara bahşedilen rahim ne ise dünyamız için sulak alanlar o denli öneme sahiptir. 

Neslimizi ve canlılığımızı devam ettirmemiz için rahmi korumaya nasıl önem veriyor isek sağlıklı yaşamak için sulak alanların korunmasına önem vermeliyiz. 

Bu güne kadar önem verdik mi? 

Bu sorunun cevabını çevremize bakarak kolayca verebiliriz.

Yaşı yarım asrı geçenler, doğaya çıktıklarında  pınarlardan, buz gibi kaynak sularından, bembeyaz akan derelerden, tertemiz ırmaklarından, göllerinden ve sulaklarından söze başlarlar.

Çok yakınlarında bulunan yerlerin isimlerini vererek tuttukları balıkları anlatırlar. Gördükleri ve avladıkları kuşların türlerini sayarken bazı kuşların adlarını bile bilmediklerini söyleyerek onlar kalmadı diyerek sözlerini bitirirler.

Başka biri  “Yüzmeyi orada öğrendik” der.

“Peki, şimdi neden balık, kuş yok, neden yüzemiyorsunuz” dediğinizde verilen cevap,  

Yok oldu,

Kurudu, 

Çok kirli, 

Ya da çok kötü kokuyor, olur.

Sizde çocukluk ve gençlik günlerinizdeki anılarınızı aileniz ve yakınlarız ile paylaşın. Doğal mirasımız olan güzelliklerin, değerlerin nasıl yok olduğunu ve bir daha o güzelliklere sahip olamayacağımızı anlatın.

Günümüzde azda olsa kendini koruya bilmiş alanların korunmasının ne kadar önemli olduğunu anlatın. 

İnsanlık yoksulken doğadan çevresinden sınırsız faydalandı. 

Çevresini böyle yok etti, 

Zenginleşti bu sefer ürettikleri ve atıklarıyla çevresini yok ediyor. 

Sulak alanları tehdit eden faktörleri başlıca, 

Tarımsal amaçlı su kullanımının her geçen gün artması, 

Yeni tarım alanlarının açılması,  

İklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün artması, 

Sanayi ve tarımsal kökenli kaynaklardan gelen kirlilik

Yerleşimden yerlerindeki insanların gelen kirlilik

Yapılaşma olarak sıralayabiliriz. 

Bu yok olan ve kirletilen alanlar bize;  

İçme suyu, kullanma suyu, sulama suyu sağlayan, çevremizi güzelleştiren, bizim kirlettiğimiz suları temizleyen biyolojik arıtmanın yanında çevremize hayat verip güzelleştiren ve binlerce canlıya ev sahipliği yapan, ekolojik dengede vazgeçilmez alanlardır.  

Bu alanlar bulundukları havzanın en alt noktasında bulunan habitatlardır. 

Bu nedenle havza içindeki tüm faaliyetlerden etkilenmektedir. 

Son yıllarda birçok sulak alan için kurtarma koruma ve rehabilitasyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar halkımız tarafından desteklenmiş ve takdirle karşılanmıştır. 

Bu çalışmalar sürerken birçok sulak alan yok olmak üzeredir. 

Yaşamımızda bu kadar öneme sahip sulak alanlarımızı korumak ve yok olmasını önlemek için yerleşim yerine en yakın olan yerlerden başlanmalıdır. 

Çünkü en fazla tehdit yakın olan alanlarımızadır. 

Çevremize söyle bir bakınca yok ettiğimiz ve yok olmak üzere olan sulak alanlarımızı görebiliriz. 

Herkes kendi çevresindeki sulak alanı korursa ülkemiz cennete döner.

Doğal mirasımız olan sulak alanlar yok olmadan sahip çıkalım, koruyalım demiyorum kirletmeyelim, müdahale etmeyelim.  

Sulak alanları kısa başlıklar halinde anlatmaya devam edeceğim.