Çiftçiye tonda 1200 lira fahiş karla gübre sattırırsanız, kusura bakmayın ama gıda fiyatlarından da şikâyetçi olmayacaksınız!

Daha durun, bu gidişle gıda fiyatlarında bugünleri bile mumla arayacağız!

Felaket tellallığı yapmak için bunları söylemiyorum bir vakadan bahsediyorum.

Şimdi elbette zincir marketlerde suiistimaller vardır, daha fazla kar hırsı ile olması gerekenin üstünde satışlar yapılıyordur bunları savunacak değilim ancak inanın bu sorun yaşadığımız sorunun temelini değil bir ayrıntısını oluşturuyor.

Kimse sorunun kaynağını görmek ve oraya bir neşter vurmak istemiyor.

Düşünün daha iki yıl öncesinde patates, soğandaki sıkıntıdan dolayı tanzim çadırları kurulmamış mıydı?

Allah aşkına ne oldu, bu tanzim çadırlarının kime ne faydası oldu?

TMO’nun yurt dışından ithal ettiği patates, soğanı ithal ettiğinden daha düşük fiyata Tarım Kredi Kooperatifleri eliyle marketlere ve tanzim çadırlarında sattırarak gıda fiyatları düşürülmüş mü oldu?

Yani 4 ile 5 liraya ithal ettiğiniz patates, soğanı devleti zarara uğratarak marketlerde ve tanzim çadırlarında 2 liraya satınca gıda fiyatlarındaki fahiş artışlarla mücadele edilmiş mi oldu?

Hani gıda enflasyonu ile mücadele etmek için Tarım Kredi Marketler, milletin önüne ‘kurtarıcı proje’ olarak konmuştu!

Ne oldu?

Tarım Kredi Kooperatifleri asli işini bırakarak Türkiye’nin dört bir tarafına market açıyor.

Bugün 400 şubeye ulaştı.

Burada şöyle bir yanılgıya düşmeyelim, bu marketler kendi öz sermayesi ile açılmıyor tamamen bankalardan yüzde 20 faizle kullanılan kredilerle açılıyor.

Pekâlâ, kötü ve liyakatsiz yönetim bir tarafa yüzde 20 faizle borçlanarak açılan marketlerde hangi gıda ürünü diğer marketlerden daha ucuza satılabilecek?

Zaten satılamadığı için artık millet bu market algısını da yemiyor!

Kısacası bu marketlerin tüketiciye, çiftçiye bir faydası yok ama birileri çok sağlam bir şekilde köşeyi dönüyor o kadar!

Diğer taraftan gıda enflasyonu ile mücadele için TÜRKŞEKER’in bünyesinde Türkşeker Tarım şirketi kurulmuştu.

Milli Gazete’yi takip edenler biliyorlar, bu şirketi yönetenler devlet, millet için mi yoksa kendi ceplerine mi çalışıyorlar, bunları da belgeleri ile ortaya koymuştuk.

Adamlar sadece nohuttan 3-5 milyon lira birden kaldırdılar, bu da bizim yakalayabildiklerimiz, yakalayamadıklarımızdan ne kadar götürdüklerini kimse bilmiyor.

Kamuyu zarara uğrattıkları belgeli olmasına rağmen çıkıp birisi de bunlara hesabını sordu mu, hayır!

Eee siz hangi gıda enflasyonu ile mücadeleden bahsediyorsunuz? 

Asıl önemli olan ne biliyor musunuz, gübredeki fahiş fiyatlar!

Ama gelin görün ki bu konu ne Tarım Bakanımızı ne de sayın Cumhurbaşkanımızı, kimseyi ilgilendirmiyor!

Gübre fiyatlarının yüzde 150 arttığı bir ortamda vatandaş biberi, patlıcanı, domatesi ucuz tüketebilir mi?

İşin dahası çiftçi geçen yıl bütün zorluklara rağmen ekti biçti de pahalı da olsa bu ürünleri bulabiliyoruz, pekâlâ son bir yıl içinde 2 bin 400 liradan 6 bin 500 lira çıkmış DAP gübresini, bin 700 liradan 4 bin 200 liraya çıkmış taban gübresini ve bin 800 liradan 4 bin 600 liraya çıkmış üre gübresini çiftçi bundan sonra nasıl alıpta üretim yapabilecek?

Kimse bunu sorgulamıyor.

Şimdi biz fiyatlardan dert yanıyoruz, dua edelim de çiftçi gübre fiyatlarındaki fahiş artıştan dolayı üretimden çekilmesin yoksa biz bugünkü fiyatları bile çok ararız!

Pekâlâ, ne oldu da gübre fiyatları son bir yıl içinde bu kadar arttı?

Bu fiyat artışlarında hammadde fiyatlarındaki artış ve döviz kurları etkili olmuş olabilir ancak sektörde büyük bir denetimsizlik bulunduğu için gübre firmalarının fırsatçılığını ise herkes gözden kaçırıyor!

Normalde 1 birim artması gereken fiyatlar, ‘fırsat bu fırsattır’ denilerek 2, 3 hatta 4 birim artırıldı. 

Örnek mi istiyorsunuz, 20 Şubat’ta kaleme aldığımız ‘Gübrede fahiş kar!’ köşe yazımızda bunu satır satır anlatmıştık.

Neydi mevzu?

Çiftçinin iştiraki olan GÜBRETAŞ’ın, o dönem bütün masrafıyla birlikte tonunu 2 bin 50 liradan ithal ettiği gübreyi çiftçiye 3 bin 240 liradan sattığını ortaya çıkarmıştık.

Bunu da tarih ve tonaj bilgisi ile kamuoyu ile paylaşmıştık.

Hatta bu bilgileri Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı sayın Ayşe Ayşin Işıkgece’yi de arayarak kendisine vermiştik.

Düşünün ithal edilen gübre tam yüzde 60 karla çiftçiye satılıyor ve bunu da çiftçinin iştiraki olan bir gübre firması yapıyor!

GÜBRETAŞ bunu yaparsa, diğer özel sektör gübre firmaları neler yapmaz artık siz düşünün!

Eee sonuç ne oldu diyeceksiniz?

Hiçbir şey!

Ne bunu sorun olarak gören oldu, ne de çiftçinin sırtından yapılan bu vurgunun hesabını soran oldu!

Sadece biz yazdığımızla kaldık!

Ha bir de Gübretaş’ın zılgıtını yemiştik!

Gübretaş’ın avukatı tehditkâr bir ihtarname göndererek yazıyı yayından hemen kaldırmamızı yoksa yasal yollara başvuracaklarını belirtmişti.

Biz yazıyı yayından kaldırmadık ama aradan 8 ay geçmesine rağmen yasal yollara da başvuramadılar!

Neden?

Çünkü yazdıklarımız noktası virgülüne kadar doğruydu da ondan.

Sonuç olarak, gübrede tonda 1200 lira fahiş karı sorun olarak görmeyenlerin, hatta buna göz yumanların bugün çıkıpta gıda fiyatlarından şikayetçi olmaları hiç de samimi gelmiyor!