Şahin Ali Şen / Gazeteci - Yazar

Malum lisans yerleştirme sınavları yapılıyor. Kız da üniversiteliler ailesine katılmak için ter dökenlerden. İlk sınavına 13 Haziran Cumartesi günü Ankara-Batıkent'te güzel bir Anadolu lisesinde girdi. Lisenin hemen yanında yemyeşil bir park ve parkın içinde de şirin bir cami var. Çocuklarını bekleyen ailelerin bir bölümü caminin banklarına, bir kısmı da parkın içindeki banklara ve çimenlerin üzerine oturup sohbetle ve dua ile zamanı geçirmeye çalıştılar.

*****

Biz de ailecek cami şadırvanının hemen bitişiğindeki banka oturup yakın çevrenin mimari dokusunu seyre dalmışken, emekli olduğu anlaşılan nur yüzlü bir amcanın cami önündeki insanlara çay dağıtması dikkatimizi çekti. Biz de çayımızı aldık, caminin manevi atmosferi ve doğanın ihtişamı eşliğinde çaylarımızı yudumladık.

-'Çay kaç lira amca' dedim.

- 'Yeğenim gönlünden ne koparsa, geliri camiye kalıyor' dedi. Biz de gönlümüzden kopanı verdik.

*****

Caminin önündeki yeşil ağaçların ve kırmızı güllerin arasından yükselen demir bir direk ve direğin üzerinde de plastik bir su kabı vardı. Bu ne işe yarıyor sorusuna fırsat kalmadan, bir güvercin geldi, suyunu içti ve oradan uzaklaştı. O direğin ve üzerindeki su kabının ne işe yaradığını bizzat şahit olduk.

*****

Beş dakika geçmemişti ki, caminin müdavimi olduğu her halinden belli olan emekli bir amca, çay dağıtan emekli amcaya döndü ve çok içten “Güzel kardeşim, canlarımın suyu azalmış, ben onların sularını vereyim" dedi ve direğin üzerindeki su kabının üzerine su doldurdu. Bu sahneyi canlı olarak yaşarken, sadaka taşları ve kuş evleriyle Osmanlı tarihi yeniden gözümün önünde canlandı.

*****

Camileri, her mahallenin ve her semtin manevi güç merkezleri olarak görüyorum. Emekli büyüklerimiz de bu manevi merkezlere imamlarla birlikte sahip çıkmışlar, camilerimizin her şeyiyle yaşaması için varlarını yokları ortaya koymuşlar.

*****

Bugün apartman yöneticileri arasında emeklilerin oranı ilk sıralarda gelir. Niye? Apartman sakinleri toplantısında cümleler şöyle başlıyor; Sen emeklisin, vaktin daha çok, apartman yöneticiliği sana yakışır. Onlar da kıramıyor, kabul ediyorlar. Mahalle muhtarları ve azaları arasında da oransal olarak emekliler daha fazladır. Dolayısıyla emeklilerimiz, dün Türkiye'nin imarında ve büyümesinde aldıkları sorumlulukları, bugün sosyal alanlarda aldıkları sorumluluklarla devam ettiriyorlar.

*****

Ülkenin, şehrin, mahallenin ve ailenin sosyal paratoneri gibi çalışan, sorumluluk alan, sokakta ya da cami avlusunda selamlaşmayı beklen milyonlarca emekli büyüğümüz ülkenin belki de en büyük sigortasıdır. Bütün risklere ve olumsuzluklara karşı paratoner görevi üstlenip, toplumsal huzurun, aile içi iletişimin, mahalle insanı kimliğinin, sokak arkadaşlığının ve barışın sağlanmasında etkin sorumluluk alıyorlar.

Bugün Türkiye'de sosyal patlamalar yoksa, ülkede eksiklikleriyle beraber huzur hakimse bunda emeklilerin payı büyük. Ayrıca, emekli maaşıyla geçinemeyip halen çalışarak ülke ekonomisine katkı sunmaya devam eden büyük bir emekli kitlesinin de olduğunu unutmamak lazım.

*****

Tabir yerindeyse dün gayri safi milli hasılanın artışında büyük katkıları olan emeklilerin, bugün gayri safi milli mutluğun ve huzurun artışında birinci derecede rolleri var. Çocuklar için sevgi okulu, gençler için birer tecrübe okulu konumundalar.

*****

Tam da sözün bu noktasında bir ülke ve toplum için bu kadar maddi ve manevi katkı sağlayan emeklilere karşı devlet ve hükümetler ne yapmalı? sorusu akla geliyor. Devletimiz, anayasanın tanımlaması ışığında sosyal devlet gereği, hükümetler ise seçim beyannamelerinde vaat ettikleri sosyal politika vizyonu doğrultusunda emeklilerin hakkını teslim etmeli, mağduriyetlerini gidermelidir. Bu noktada, emeklilerden ve kuruluşlarından bana ulaşan talepleri kurulacak yeni hükümetin ve bürokrasinin dikkatine sunmak istiyorum.

*****

Emeklilerin 63. Hükümetten beklentileri şöyle:

1-Emekliye ayrılma maaşın yarısını kaybetme anlamına geliyor. Bu fark giderilmelidir.

2-Emeklilere aile yardımı verilmelidir.

3-Tahsil hayatına devam eden çocuğu olan emeklilere çocuk yardımı yapılmalıdır.

4-Emeklilere maaş promosyonu ödenmeli, bunun için kamu bankaları sorumluluk alması sağlanmalıdır.

5- Emeklilere sendika hakkı anayasal ve yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.

6-Emeklilerden sosyal güvenlik destek primi alınması uygulaması kademeli olarak kaldırılmalıdır.

7- Emekli olduktan sonra çalışmaya devam eden ve insan istihdam eden Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarından yapılan %10 oranındaki kesintinin kaldırılması gerçekleştirilmelidir.

8-Emeklilerden tedavi katkı ve katılım payı alınması uygulaması sona erdirilmelidir.

9-Dünyada yeni bir terminoloji olan “Aktif Yaşlanma" kavramının ülkemizde de hayata geçirilmeli, emeklilerin hayata tutunmaları sağlanarak sağlıklı bir emeklilik dönemi geçirmelerine katkı sunulmalı ve SGK üzerindeki muhtemel yükleri en aza indirilmelidir.

10-Emeklilerin birikimlerinden yararlanmak için kendilerinin hizmet içi eğitim faaliyetlerinde eğitici olarak projelerde uzman olarak görevlendirilmeleri sağlanmalıdır.

*****

Bu talepler karşısında ekonomi bürokrasi hemen 'kaynak yok' mazeretinin arkasına sığınmamalıdır. Emeklilere verilecek zammın ülke içinde kalacağı, ekonomiye gireceği, küçük esnafı canlandıracağı unutulmamalıdır. Emeklilerin sorunlarını çözen, onların duasını alan siyasal iktidarlar hem kendisi kazanır, hem ülke kazanır.

Bizden söylemesi.