Ülkemizde hububat hasadından sonra kalan artıkların yakılması ve toprağa karıştırılmasının verim ve toprak üzerine etkileri yapılan araştırmalarla belirlendiğini ifade eden Elçin, anız yakılması ile sap, saman ve organik maddelerin yok edilmesi sonucu, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik dengesinin bozulduğu, su ve rüzgar erozyonun arttığı ve çok önemli kayıplar meydana geldiğini vurguladı.

Anız yakmanın zararlarının bununla da sınırlı olmadığını vurgulayan Elçin, şunları kaydetti: "Ağaç çalı ve toprak üstü canlılar, henüz hasat edilmemiş komşu tarlalarındaki ürünler, meyve bahçeleri, süne mücadelesi amacıyla Bakanlığımızca yapılan ağaçlandırma çalışmaları, bunların etrafındaki çitler, telefon direkleri etrafındaki yerleşim bölgeleri zarar görmekte, anız artıkları ile beslenen yaban hayvanları ölmekte, hava kirlenmekte, meydana gelen duman nedeniyle zaman zaman karayollarında görüş azalmakta ve trafik kazaları ile can ve mal kayıplarına neden olmaktadır"

ÇİFTÇİNİN TELEFONLARINA MESAJ GÖNDERİLDİ

Hububat hasat döneminin başlamasıyla anız yangınlarının önlenmesi için İl Müdürlüğündeki teknik elemanların eğitim ve yayım çalışmalarına başladığını anımsatan Elçin, konuyla ilgili biçerdöver operatörlerinin bilgilendirildiği, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliğine gidildiğini söyledi. Çiftçinin telefonlarına 'anız yakmanın suç olduğu' yönünde mesajlar atıldığını dile getiren Elçin, anız toplamanın veya toprağa gömmenin toprağı organik madde ile zenginleştirdiği, toprağın su tutma kapasitesini artırdığını en fazla toprak kaybının anız yakılan tarlada, en az toprak kaybının ise tahıl hasadından sonra anız yakmadan gölge tavında sürüm yapılan tarlada olduğunun üreticilerin bilmesi gerektiğini ifade etti.