Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifine görevlendirilen Mehmet Özgün, Zahide Birsen Çapanoğlu ve Mehmet Ali Korkmaz, 28 Mart'ta gazetemizde yayınlanan 'Şeker fabrikaları böyle batırılıyor!' başlıklı haberimizin tekzip edilmesi için Amasya 3'üncü noter kanalıyla ihtarname gönderdirler.

Önce yaptığımız haberi kısaca özetlemeye çalışayım;

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifini bir yıl içinde seçime götürmesi için görevlendirilen üç memurun kayyım olarak atanmasını Amasya Ağır Ceza Mahkemesi önce kabul etmiyor. Ancak yapılan itirazı 10 gün içinde değerlendiren aynı mahkeme bu sefer farklı bir karar vererek, üç memurun kayyım olarak atanmasına karar veriyor.

Kayyım olarak atanan bu üç memurun kalması için kooperatif üç ayrı daire kiralıyor. Dairelerin de televizyonundan tutun da buzdolabına, halısına, perdesine kadar A'dan Z'ye bütün ihtiyaçları Amasya Şeker Fabrikası'na aldırılıyor. Alınan eşyalar içinde avize, cezve takımı, tencere seti, baharat seti, kahvaltılık, kepçe takımı, bıçak seti, yorgan, havlu, en değerlisinden bambu bornoz seti, püsküllü havlu, cam sürahi, ayakkabı dolabı ve banyo dolabı dahi var.

Alınan eşyalarda göze batmaması için Amasya Şeker Fabrikası'nın demirbaş listesine ekleniyor. Yani üç memurun kaldığı dairelerde sadece kendilerinin kullanacağı eşyalar şeker fabrikasının misafirhanesine alınmış gibi gösteriliyor.

Skandal bununla da bitmiyor. Eşyaların bütün faturası Amasya Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Saatçi'nin talimatı ile şeker fabrikasına ödettiriliyor ancak diğer yönetim kurulu üyelerinin bundan haberi olmuyor. Durumu fark eden yönetim kurulu üyeleri, eşyaların misafirhanenin demirbaş listesinden çıkartılarak ödenen paraların kullandıkları eşyalara göre üç memurdan alınması yönünde karar alıyor.

Fakat paraların tahsil edilebilmesi için alınan eşyaların kimler tarafından kullanıldığının tespit edilmesi gerekiyor. Bunun için şeker fabrikası yönetim kurulu, kooperatif yönetim kurulundan bununla ilgili bilgi istiyor. Ancak ne gariptir üç memurun kayyım olarak görev yaptığı kooperatif yönetim kurulu bu bilgileri şeker fabrikasının yönetim kuruluna vermiyor. Bu bilgiler verilmediği için de şeker fabrikasının yönetim kurulu, kendilerinden habersiz eşya alımı için ödenen paraların kayyım heyetinden tahsil edilmesi için yasal işlemi başlatamıyor.

Yaptığımız haber kısaca böyle. Hepsi belgeli. Ancak ne gariptir kooperatifte kayyım olarak görev yapan bu üç memur arkadaş, haberimizin herhangi bir somut bilgi ve belgeye dayanmadığını iddia ederek tekzip edilmesi için noter kanalıyla ihtarname gönderebiliyor.

Yav arkadaş; alınan eşyalar, bu eşyaları kimin kullandığı, ödenen paralar, yönetim kurulunun kararı hepsi ortada ama 'yalan haber' öyle mi?

Ne hale geldik?

Çiftçinin kooperatifinde bu 'keyfiliğin' hesabı sorulacağı yerde, 'keyfiliği' haber yaptık diye arkadaşlar bizim haberciliğimizi sorguluyorlar!

Neymiş, bu üç memur arkadaşın çalışmalarını karalamak için yapmışız bu haberi!

Özgüveni görüyor musunuz?

Yüzleri bile kızarmıyor!

Ancak bu özgüven normal değil.

Çünkü siyaseten güçlü iseniz, hesap sorulması gereken 'keyfiliğinize' rağmen ancak bu kadar rahat hareket edebilirsiniz.

Yani sizin anlayacağınız, kayyım heyetindeki bu rahatlık 'bambu bornozundan' veya 'püsküllü havludan' gelmiyor!

Zaten bunu da zamanla anlayacağız.

SADETTİN İNAN / MİLLİ GAZETE