Şahin Ali Şen / Gazeteci-Yazar

Toprak uzun süre hasret kaldığı sevgilisi yağmurla buluşunca ortaya çıkan kokuya bayılırım. Geleneklerimizde sılayı rahim, büyüklerimize ziyaret önemlidir. Ben bu anlayışla her yaz mutlaka köyüme gitmeye çalışırım.

Köye varışımın ilk günlerinde yağmur yağar. Köyümün ovalarından, bayırlarından, dağlarından buram buram toprak kokusu gelir. Yağmur yağınca üç beş gün iş yapılmaz. Bu nedenle babam “Oğlum yine yağmurla geldin" diye takılır. Şehirli insan toprakla buluşmak için köy hayatını özlerken, köylülerimiz şehir hayatına özeniyor. Çünkü, çiftçi zor bir iş yapıyor, ancak emeğinin tam karşılığını alamıyor.

Bu konuya bir soruyla devam edeyim. Çiftçi kimdir?

Çiftçi sabah ezanıyla birlikte güne başlayan insandır. Her çiftçinin evinde mutlaka birkaç büyükbaş veya küçükbaş hayvan vardır. Sabah kendisi kahvaltı yapmadan onların yemini, samanını ve suyunu verir. Sütünü sağar, sütçüye teslim eder. Gelir alel acele kahvaltısını yapar. Tekrar hayvanların barınağına yani ahırına inerek altlarını temizler.

Tabii tarladaki işler beklemez. Zaman hasat mevsimidir. Buğday biçilecek, harman dövülecek, pancar çapalanacak, anason ilaçlanacak, yonca sulanacak. Saymakla bitmeyecek işler bekliyor. Traktöre biner ovaya iner. Salma suyla sulama yapılıyorsa elde kürek akşama kadar sıcağın altında tarla sulanır. Yağmurlama sulama sistemiyle yapılıyorsa yüzlerce su borusu tarlanın içine döşenir ve sulama gerçekleştirilir.

Pancar sulaması biter. Yonca tarlasına geçilir. Bir miktar yonca biçilir, römorka yüklenir. Eve gelinir. Hayvanlara yoncalar dağıtılır. Akşam suyu verilir. Tekrar sütleri sağılır. Sütçüye teslim edilir. Akşam yemeği yenir. Televizyon haberleri izlenmeden yatılmaz. Kulakları hep gübre fiyatındadır, mazot fiyatındadır. Çünkü, çiftçinin üretiminde mazot ve gübre önemli bir girdidir.

7 Haziran seçimleri öncesi köy kahvelerinde en çok konuşulan konu mazot fiyatıyla ilgili vaatlerdir. Muhalefet partilerinin mazotla ilgili vaatleri çiftçilerin hoşuna gidiyor, ancak iktidara gelince gerçekleştirip gerçekleştirmeyecekleriyle ilgili de derin şüpheleri var.

Çiftçinin tatili yoktur. Çiftçi yağmur yağdı mı, brandaları alır tarlaya koşar. Tarlada, hasat ettiği ürünlerin üstünü örter. Aksi taktirde bir yıllık emeği zayi olacaktır. Mısır ve nohut eker. Porsuk ve domuz başta olmak üzere zararlı hayvanlar yemesin diye sabaha kadar tarlanın başında bekler.

Görüleceği gibi, çitçilik zor iş. Çiftçinin en mutlu anı, öğlen yemeğinin ağaç gölgesinde yenildiği ve üzerine termostan çayın içildiği andır. En şok yaşadığı an ise, taban fiyatların açıklandığı andır.

Taban fiyatlar düşük açıklanmışsa, bir yıllık yorgunluğun üzerine kabus gibi çöker. Daha kötüsü ise, ürününe alıcının çıkmamasıdır. Bu noktada, hükümetlere düşen mazot ve gübre fiyatlarını düşük tutmaları, çiftçinin ürettiği ürünleri uluslar arası pazarlarda pazarlamalarıdır.

Bu konuya başka bir yazıda değinmek üzere.

Bu ilk yazımda çiftçilerimize bereket diliyorum.

Allah emeklerini boşa çıkarmasın.