CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, yaptığı basın açıklamasında şunları kaydetti:

TÜRKİYE TARIMDA NET İTHALATÇI BİR ÜLKE HALİNE GELDİ

“AKP niteliksiz bir tarım politikası uygulamaktadır. İktidar olduğu 2002'den bugüne, Türkiye tarımda net ihracatçı bir ülke konumundan net ithalatçı bir ülke konumuna gelmiştir. AKP iktidarıyla birlikte Türkiye, buğdaydan, mısıra, soyadan, tütüne, canlı hayvandan kırmızı ete, nohuttan mercimeğe kadar neredeyse her ürünü ithal etmekte ve ciddi bir dövizi başka ülkelerin çiftçilerine ödemektedir.

ÇİFTÇİ BORÇLARINDA KORKUNÇ ARTIŞ

Bu süre içinde çiftçi borçları tam 89 kat artarak, 1 milyar TL'den 89 milyar TL'ye yükselmiştir. AKP'li yıllardan biri olan 2006'da, çıkartılan Tarım Kanununa göre çiftçimize her yıl GSMH'nın %1'i oranında destekleme yapılması gerekirken 2007'den beri sürekli olarak bu desteğin her yıl yaklaşık yarısı ödenmiştir. Çiftçilerimizin AKP hükümetlerinden yaklaşık 102 milyar TL'lik alacağı bulunmaktadır.

TARIMSAL NÜFUS AZALDI

AKP'li yılların başında % 22'lerdeki tarımsal nüfus 2017'de % 8'lere kadar gerilemiş, köyden kente göç artmıştır. Örneğin İstanbul'un nüfusu 2002'de 10 milyon iken 2017'de 15 milyonu geçmiştir.

ÇİFTÇİ FAKİRLEŞTİ

Kısacası AKP'li yıllarda çiftçi ihmal edilmiş ve fakirleştirilmiş, tarım topraklarının fazlalığı ve verimliliği ile Dünyada ön sıralarda yer alan Türkiye, halkına yerli ürün yerine ithal ürünler yedirir hale gelmiştir.

AKP Türkiye tarımını çökertici politikaları sadece üretici ve üretim alanında göstermemiştir.

TÜRKİYE'DE TARIM TOPRAKLARI EKİLEMEZ HALE DÖNÜŞTÜ

Maalesef AKP iktidarı boyunca Türkiye'de tarım toprakları ekilmez hale dönmüştür. Örneğin 2002 yılında 94 milyon dönüm alanda buğday tarımı yapılırken 2017'de 76 milyon dönüm alanda buğday ekimi yapılır hale gelmiştir. Türkiye'de halen Belçika yüzölçümü kadar bir alan ekilmemektedir.

TARIM ALANLARI BETONLAŞMAYA AÇILDI

AKP'nin yaptığı tahribat bunlarla bitmemektedir. Türkiye'nin yıllardır ekilen ve biçilen tarım alanları maalesef betonlaşmaya açılmış, “ucuz enerji temin edeceğiz" söylemleri ile doğa katliamları yapılır hale gelmiştir. Türkiye'nin en verimli tarım toprakları ranta açılmış ve doğa kirletilerek adeta ormanlar, meralar, zeytinlikler ve 1.sınıf tarım arazileri plansız sanayileşme ve yandaş çıkarları doğrultusunda kullanılır hale dönüşmüştür.

MERALAR RANTÇILARIN HEDEFİNDE

AKP iktidarında en önemli doğa tahribatlarından biri de meralarda yaşanmıştır. Hayvancılığın önemsendiği ve geliştiği ülkelerde mera alanları hem çok iyi korunur hem de çok verimli kullanılır. Sadece hayvanların beslenmesi, ot, yem bitkisi üretimi için değil, doğal kaynakların korunması, sürdürülebilir tarımsal üretim için meralara büyük önem verilir.

Türkiye'de ise özellikle son yıllarda, mera denildiğinde bazı rantçı kesimlerin aklına yağmalanacak, rant elde edilecek alan gelmektedir. Mera alanları devletin, Hazine'nin malı olduğu için maalesef bazı rantçı kesimlerin hedefindeki alanlardır.

MERALAR 'KAMU YARARI' İDDİASIYLA AMAÇ DIŞI KULLANIMA AÇILIYOR

Hem kamu kurumları, yerel yönetimler hem de özel sektör yeni bir yatırım yapacağı zaman gözü bu Hazine arazilerindedir. Hazine arazilerinin bir bölümü de mera alanıdır. AKP döneminde çok kullanılan “kamu yararı" kararı ile meralar ciddi anlamda azalmaya başlamıştır. AKP döneminde çıkartılan ve maalesef çok kullanılan Mera Yönetmeliğinin Tahsis Amacının Değiştirilmesi'ni düzenleyen 8. maddesi meraları amaç dışı kullanıma açmakta ve yirmi yıllık ot bedeli karşılığında imara açmaktadır.

TARIMA DAYALI SANAYİ İLE BÜYÜYEBİLİRİZ

Türkiye'nin her alanda büyümesinin motor gücü tarım ve tarıma dayalı sanayidir. Döviz harcamalarının azaltılması, Türkiye'nin elindeki dövizi dışarıya kaptırmaması için tarımsal üretim çok önemlidir. Tarımsal üretimi artırarak, ithalatı düşürerek dışarıya döviz aktarımı azaltılabilir.

Petrolde, elektronikte, bazı yüksek teknoloji gerektiren temel makine ve kimya ürünlerinde ithalatı dolayısıyla dövizi belki kısamazsınız. Ama tarımda üretim yaparak birçok kalemde döviz çıkışını önleyebiliriz.

Türkiye'nin böyle bir potansiyeli ve gücü vardır. Birçok somut örnek verebiliriz. Marmara, İç Anadolu bölgelerinde ciddi bir üretim planlamasıyla yağlı tohumlu bitkilerin ithalatı azaltılabilir ve yılda 3-4 milyar $ döviz çıkışı önlenebilir.

Yine İç Anadolu bölgesinde nohut, fasulye ve mercimek üretimi desteklenerek yılda 400-500 milyon $'lık tasarruf yapılabilir. Meralara su ve gübre götürülerek üretim planlamasıyla yılda 1 milyar $'ı aşan kırmızı et ve hayvan ithalatı önlenebilir. Örnekler çoğaltılabilir.

TARIMDAN HABER