Soğan ihracatının durdurulduğu günden beri birkaç satır yazayım diye fırsat kolluyor ama fırsat bulamıyordum.

Soğan ihracatı konusunda hemen kısacık bir şeyler söyleyip asıl konuya geçeceğim.

Soğan ihracatını yasaklayanlar; mutlu musunuz?

Fiyatları yarıya düşürdünüz, soğanların yarısını depoda çürüttünüz, çiftçi peşin parasını alırken onu 3-5 aylık çekle, senetle düşük fiyattan mal satmaya hatta dolandırıcılara mecbur bıraktınız, rakibimiz Mısır cebini rakipsiz yüksek fiyatla sattığı soğan parasıyla doldururken siz ülkemize on milyonlarca doların girmesine mani oldunuz.

Afferim size...

Kocaman bir afferim…

Gelelim asıl konuya; Şimdi bütün dünya ile beraber başımızda büyük bir virüs salgını var.

Bütün önceliklerimiz geri planda kaldı, hepimiz sağlığımızı korumanın derdindeyiz. 

Peki, sağlığımızı nasıl koruyacağız?

Beslenme ile yani gıda ile yani tarımsal ürünlerle…

Sadece beslenme mi?

Hayır, tarımsal ürünler ilaçtan, alkolden, maskeye kadar her alanda bizim hayat memat meselesi bu mücadelemizde çok ama çok önemli…

Tarımsal üretimin/üreticinin/ürünün son derece stratejik olduğunu hep yazdık, hep söyledik sağır duvarların önünde sesimiz bu duvarlara çarpıp çarpıp bize geri döndü.

Kendimiz söyledik kendimiz dinledik, yine de yılmadan söylemeye devam edeceğiz…

Bugün TR’nin bu salgına karşı yürüttüğü mücadelede en önemli silahı, tarımsal üretimde büyük ölçüde kendi kendine yeterli olmasıdır.

Elhamdülillah bütün panik havasına rağmen bütün market raflarında her türlü ürün var.

Birçok ülkede ciddi sorun olan ve uluslararası ticareti bu nedenle duran ve bu hayati mücadelenin kritik unsuru etil alkol konusunda özelleştirmek/satmak/kapatmak için can attığımız şeker fabrikaları/şeker pancarı üreticileri olmasa elimize dökecek kolonya bile bulamayacaktık. 

Bu ülkede sağlık hizmeti alan her vatandaşın sağlık emekçilerine yaptığı gibi, tüketen her vatandaş da kursağına koyduğu lokmadan giydiği donuna, eline döktüğü kolonyasına kadar her şeyini üreten çiftçiye, köylüye, üreticiye esas duruş gösterip selam çakacak, çakmalı.

Ağzını doldura doldura “Allah sizden razı olsun” diyerek… 

O sizin kasadan 3 dakika geçirip heybelere doldurduklarınız gökten zembille inmiyor.

Onların her birinin ayrı ayrı uzun uzun çile dolu hikayeleri var.

Nimete kıymet verip, üretenine vefa besleyeceksiniz/ besleyeceğiz…

Gelelim zurnanın “zırt” dediği yere… 

“Ekonomik istikrar kalkanı paketi “Sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı. 

Ne acıdır ki; uzun zamandır kronikleşmiş sorunlar (burada TARIMDAN HABER olarak sürekli dile getiriyoruz) tarafından hareket alanı daraltılan ve son dönemde borç yükü altında inim inleyen buna rağmen 90 milyonu namerte muhtaç etmeyen çiftçimizle/üreticimizle ilgili tek bir satır yoktu.

Bu Sayın Cumhurbaşkanı’nın hatası mı?

Kesinlikle değil…

Her meslek grubu, sosyal katman kendi örgütlenmesi ve bakanlıkları üzerinden pakete kendisiyle ilgili bir şeyler sokmayı başarırken, her zaman diliminde vazgeçilmez olan bugünlerde çok çok daha önemli bir konumda bulunan çiftçilerimizle/üreticilerimizle ilgili hiçbir konu gündeme gelmemiş ve maalesef pakete girmemiştir. 

Bu tablonun birinci dereceden sorumluları Tarım ve Orman Bakanlığı, Başta Ziraat odaları ve Tarım Kredi kooperatifleri olmak üzere ortalıkta çiftçi kuruluşu olarak dolaşanlar (pek azı hariç) sorumludur.

Hem genel olarak, hem bu paketin hazırlanması sürecinde bunların hiçbiri kendilerinin temsil ettikleri, yaslandıkları, imkanlarını kullandıkları çiftçilerin/ üreticilerin sorunlarına sahip çıkmamış, gündeme getirmemiş ve hakkını vererek mücadele etmemiştir.

Haydi sorunları çözemediniz, ondan geçtik haydi gündeme de getiremediniz bari tarımın çiftçinin/ üreticinin bu zor günlerde hakkını verseydiniz, farkındalık yaratsaydınız.

Haydi hiçbir şey beceremediniz, kolonya üreticisini bizzat arayıp teşekkür eden Cumhurbaşkanı’na o kolonyanın % 80’ni, kolonyayı kolonya yapan etil alkolün pancarını üreten 90 milyonun karnını tok, sırtını pek tutan çiftçiye/üreticiye ülkenin bu kötü/zor günlerinde bir teşekkür ettirseydiniz. 

Nerdee…

Çiftçi adına yapıştıkları koltukları ve şatafatlı imkanları sahiplenen buna rağmen ülke tarımının çıkmaza, çiftçinin/üreticinin felakete sürüklenmesine seyirci kalanlar; Anlaşılan kuldan utanmıyorsunuz, bari Allah’tan korkun da memleketin en önemli/stratejik sosyo-ekonomik kesimine bu zor günlerde sahip çıkın, çıkmayacaksanız da o koltukları işgal etmeyin, gidin!..