Bülent Tunç / Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkanı

Son istatistiklere göre yaklaşık 14 milyon baş sığır ve manda ile 42 milyon baş koyun ve keçi olmak üzere 56 milyon baş hayvan varlığı ile ürettiğimiz toplam kırmızı et miktarı 1 milyon 150 bin tondur. Bu üretim 3,8 milyon büyükbaş ve 7 milyon küçükbaş hayvanın kesimi ile sağlanmaktadır.

Toplam üretimin neredeyse yüzde 90'lık kısmı sığır etidir. Bu noktaya gelişimiz, tüketim alışkanlıklarının değişmesinin yanında, hazır yemek endüstrisinin, fast food sektörünün çok büyümesi ve bunların sığır eti talep etmesi ile ilgidir.

HAYVANCILIKTA GİRDİ MALİYETLERİ YÜKSEK

Türkiye'de girdi maliyetleri yüksek, yani yem fiyatları pahalı, besiye alınacak ham hayvan pahalıdır. Besicilikte diğer hayvancılık dallarından farklı olarak, maliyetin en büyük kısmını yem teşkil etmemektedir. Maliyetin önemli bölümü hayvanın kendisinden kaynaklanmaktadır. Yani besiye alınacak ham hayvanı alış fiyatınız asıl maliyetinize önemli ölçüde etki etmektedir.

Besicilikte besiye alınan hayvan fiyatı maliyetin yüzde 55-60'ını teşkil etmektedir. Besicilikte yemin etkisi ise yüzde 30-35 civarındadır. Ülkemizde besi materyali dediğimiz ham hayvanı sağlamakta problem vardır. Mevsimlere yayılmış, aylara yayılmış üretim söz konusu değildir. Eylül ayı Doğu için döküm mevsimidir. Genelde Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu'dan 800-900 bin baş civarında hayvan batıya getirilir, işletmelere konur ve besisi yapılır.

KOMBİNE IRKLARA YÖNELİNMELİ

O aylarda herkes oraya yönelir ve fiyatlar artar. Bir de süt veya damızlık işletmelerinin erkekleri besi materyali olarak kullanılır. Burada önemli olan husus şudur; genelde Türkiye'de sütçü ırklar hâkimdir. Sütçü ırklar ıslah çalışmaları yapılmış, 25-30 senede çok iyi bir yere gelinmiş, hayvan popülasyonu içerisinde kültür ırkı ve melezleme oranı artmıştır; artmış ama bu popülasyon içinde holstein ırkının hâkim olmasını getirmiştir. Bu hayvanın kemik oranı yüksek, randımanı düşük, günlük et canlı ağırlık artış oranı düşüktür, yani kombine ve etçi ırklar gibi besiye elverişli değildir. Dolayısıyla bizim kombine ırklara yönelmemiz lazımdır.

SADECE ETÇİ IRKLARA YÖNELMEK MANTIKLI DEĞİL

Türkiye'de sadece etçi ırka yönelmek çok mantıklı değil çünkü çok büyük meralarımız yok. Yağış yetersiz ve meraları sadece iki üç ay kullanabilmekteyiz. Besi materyalinin yeterliliği mevsim, dönem yani arz-talep durumu ve döküm periyodu gibi faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Kimse 'ben besiye hayvan alacağım' dediğinde, 'hayvan bulamadım' dememektedir.

Ancak, uygun fiyata ve gerçekten kârlı bir besicilik yapmak için hayvan bulmak meseledir. Yukarıda da bahsettiğim gibi özellikle Ramazan, Kurban Bayramları ve talebin yükseldiği yaz mevsimi için besi yapacakların yoğun yığılması besi materyali fiyatını artırmaktadır. Ayrıca belirttiğim gibi sığır varlığı içinde yeterince kombine ırk bulunmaması bir dezavantaj olmaktadır.

ALTERNATİF ETLERİN TÜKETİMİ ÖZENDİRİLMELİ

Yeterince kırmızı et üretimi sağlamak için sığır varlığımızın, sayı olarak ve karkas veriminin artırılması yanında, tek kırmızı et kaynağı alternatifimiz olan koyun ve keçi üretiminin geliştirilmesi ve bunların etinin tüketilmesinin özendirilmesi gerekmektedir. Hayvancılıkta verim ve kaliteyi belirleyen faktörler bellidir. Öncelikle bu işi bilenler yapmalıdır. Bilenler derken bu işin içinde yetişmiş, bunun okulunu bitirmiş insanlardan bahsetmekteyim.

Yetiştiricimizin eğitimi, bakım ve besleme konusunda aydınlatılması verim ve kaliteli üretim için birinci şarttır. Biz hem Merkez Birliği hem de alt birlikler olarak bu konuya çok önem vermekteyiz. Verim ve kalite yanında tüketiciye sağlıklı ürün sunmak da önemlidir. Bu konuda da bilinçlendirme konusunda da oldukça hassas davranmaktayız. Hayvan yetiştirme ile ilgisi olmayan veya bu konuda profesyonel kişi çalıştırmayan işletmelerin verimli ve kârlı olması mümkün değildir.

KALİTE NASIL ARTIRILIR?

Daha önce belirttiğim üzere hayvanın ırkı verim ve kaliteyi belirlemede önemlidir. Hayvanın ırkı verim ve kaliteyi etkilediği gibi kârlılık, maliyet ve dolayısı ile fiyatları da etkilemektedir. Bir süt ırkı hayvanla bir kombine veya etçi ırk hayvan arasında randıman, karkastaki kemik oranı, karkastan elde edilen kaliteli et oranı, günlük canlı ağırlık artışı ve lezzet açısından önemli farklılıklar mevcuttur.

Besleme, kalite ve verimi çok etkiler. Doğru rasyonun doğru zamanda verilmesi ve özellikle kaliteli kaba yem kullanılması gerekmektedir. Hayvanın ilk dönemi ile besiye geleceği son dönemler arasında yemin protein veya enerji ağırlığı ayarlanmazsa, gerekli vitamin ve mineraller verilmezse verim alınmaz, maliyet yükselir. Tüm aşıların yaptırılması ve hastalıklardan korunma da verim ve kaliteyi etkiler. Önemli bazı bulaşıcı hastalıklara yakalanan hayvanların toparlanması çok güç olmakta, verim düşmekte toparlansa bile et kalitesi iyi olmamaktadır. Hayvanların bakımının iyi yapılması ve barınma şartlarının düzgün olması da verim ve kaliteyi artırır.

FİYATLARIN OLUŞUMU

Sistemli bir pazar yapısı olmadığından kırmızı ette üretici fiyatları yükseldiğinde perakende fiyatları yükselmekte, ancak, düştüğünde perakende fiyatları düşmemektedir. Bütün birimler ve kurumlar sadece, üreticinin yetiştirdiği hayvanını kestirdiği fiyatı düşürmeye odaklanmıştır. Oysa aracı, kesimci, sanayici, kasap, market bu fiyat düştüğünde fiyatlarda herhangi bir indirim yapmamaktadır. Ayrıca, kırmızı et piyasası 3-5 büyük firmanın menfaatleri doğrultusunda manipülasyonlara çok açıktır.

Bunlar yıllardır fiyatları işlerine geldiği gibi ve üreticinin mağdur olacağı şekilde idare etmektedirler. Fiyat oluşumu, pazar ve üretim planlamasında bu oyunları bozmak için Üretici Birlikleri özellikle son 4-5 yıldır önemli mücadeleler vermektedir. Üreticilerimizin bilinçlendirilerek aydınlatılması, bilgilendirilmesi ve bu 3-5 oyuncunun oyunlarının bozulması için Merkez Birliğimiz ve Birliklerimiz üstün çaba sarf etmektedirler.

Yetiştiricilerimizin de bu bakımdan birliklerine sahip çıkmaları gerekmektedir. Biz üretici örgütü olsak da tüketicilerimizi de düşünmek zorunda olduğumuzun bilincindeyiz.Vatandaşımızın daha düşük fiyatla, daha kaliteli ve yeteri miktarda kırmızı et tüketmesini istiyoruz. Birliklerin bu şekilde devreye girmeleri üreticinin sattığı fiyat ile tüketicinin aldığı fiyat arasındaki önemli farkın azalmasına da neden olacaktır.

Aksi halde ne üretici ne de tüketiciyi memnun etmek mümkün değildir. Ancak, kırmızı et fiyatları konusunda sadece üretici kesiminin bu düşüncede olması yetmez. Enflasyon fiyatı üzerinde artan girdilere rağmen üreticiden fiyatını aynı tutmasını istemek haksızlıktır. Asıl neşter vurulması gereken piyasayı karıştıran 3-5 rantçı ve üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasındaki farka neden olan aracılardır. Merkez Birliği olarak kırmızı et piyasasının düzene girmesi adına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız ile var gücümüzle çalışıyoruz.

Bu vesile ile Sayın Bakanımız Faruk Çelik'e destekleri için bir kez daha teşekkür ederim. Bakanlığımızın teşvik, destek ve sağladığı imkanlar ile ülkemizde bu sektörde ilkleri gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Kaynak: Kırsal Kalkınma