Geçen gün Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın söylediği bir söz gündeme damgasını vurdu.

Ne demişti Sayın Albayrak; “Birileri bir dönem ülkemizi ithalat cenneti yapmaya çalıştı.”

20 yıla yakındır ülkeyi tek başına yöneten bir siyasi partinin mensubunun bu açıklamasını birçok kez dillendirmemize rağmen bugün bu söylemin sarf edilmiş olması aslında biraz trajikomik bir durum yarattı.

Yeni yönetim sistemi ile beraber kurullardan ve bakanlıklardan ziyade son sözü söyleyenin Cumhurbaşkanlığı makamı olduğunu tarım sektöründe alenen limon krizinde gördük.

Limon üreticinin ihracat noktasında tıkanmasının önünün Tarım Bakanı değildi Cumhurbaşkanlığı açtı.

Ne demişti limon üreticinin serzenişine sayın Tarım Bakanı:

"Cumhurbaşkanımız ve bölge milletvekillerimizle yaptığımız istişareler sonucu 10.000 ton limon ihracatının yeniden yapılacağını müjdelemek isterim. Bu konuda kimse kendine paye çıkarmasın. Planlamamızı ihtiyaca göre yaptık. Her zaman olduğu gibi üreticilerimizin ve tüketicilerin yanındayız."

Tabi Sayın Pakdemirli limon fiyatlarının ülke içinde artmaması için bu kısıtlamaya gittiklerini belirtmişti.

Yine Tarım Bakanımız Sayın Pakdemirli: 

"Paramız var ki ithal ediyoruz!’’ diyerek tarım sektöründe ithal firmaların Türkiye’yi cennet gözüyle görmesine neden olan isimlerden biriydi.

Hatta öyle ki Bakan, "İthal etmenin günah olduğu bir ülkede mi yaşıyoruz? Buğday Türkiye'de 21,5 milyon ton üretiliyor. 19 milyon ton tüketim var" demişti.

Ve halen ülkemizde kendi kaynaklarımızla üretimini sağlaya bileceğimiz birçok tarımsal ürünü ithal etmek suretiyle üreticiye ithalat sopasını göstermeye devam ediyoruz.

İthalat noktasında ise, verilerle konuşmadan önce 18 yıllık bir siyasi anlayışın tarım sektöründe bir türlü istikrarlı bir reform gerçekleştiremediğini görüyoruz, bunu ithalat iştahından anlamak çokta güç olmuyor.

17 milyonluk Hollanda örneğin tarım reformu noktasında yaklaşık 20 yıllık disiplinli bir çalışma ile tarımı bir devlet politikası anlayışına çevirerek 94,5 milyar euroluk tarım ihracatı ile ABD’nin ardından dünya ikincisi oldu.

Hollanda'nın 2019 yılında en fazla ihraç ettiği altı ürün şöyle:

-Çiçek soğanı ve süs bitkileri: 9,5 milyar Euro

-Et ve et ürünleri: 8,8 milyar Euro

-Süt ürünleri ve yumurta: 8,6 milyar Euro

-Sebze: 7,3 milyar Euro

-Meyve: 6,2 milyar Euro

-İçecek: 5,8 milyar Euro

Yaş sebze ve meyvenin yanı sıra, 2019 yılında et ihracatı da önemli ölçüde arttı.

Türkiye’de neler olmuş diye baktığımızda:

Türkiye Gıda ve Tarım Sektörü'nde ithalat, 2019’un 11 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,06 düşüşle 11,51 milyar dolar olarak gerçekleşti. İthalatta ilk 3 sırada:

-2,92 milyar dolarla hububat

-2,31 milyar dolarla hayvan yemi

-1,93 milyar dolarla da un sektörü

Söz konusu dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre canlı hayvan ithalatının 1 milyar 49 milyon dolar ve yaş meyve ihracatının 161 milyon dolar azalması ise sevindirici bir durumdu ancak 2020 yılı sonu verileri ile kıyaslama yapılınca durum daha çok netlik kazanacaktır.

2019’un 11 ayında en çok ithal edilen 3 ürün ise 200 milyon dolarla buğday, 80 milyon dolarla soya fasulyesi ve yine 80 milyon dolarla da durum buğdayı.

En çok ithalat yapılan ülkeler ise 2,2 milyar dolarla Rusya Federasyonu, 1,3 milyar dolarla Ukrayna ve 900 milyon dolarla Brezilya.

İthalat cenneti olup olmadığımız noktasında kimlerin ülkemizi cennet olarak gördüğü ortada ama şundan eminim, üreticimizin ARAFTA kaldığı ortada!

Türkiye’nin üreten gücü olan cefakâr ve emektar tüm emekçilerimizin RAMAZAN BAYRAMINI en içten dileklerimle kutluyor,

Sevdikleriyle beraber sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyorum.