Kuşkusuz insanların beslenmesinde hayvansal ürünler en önemli payı almaktadır. Bunun nedeni hayvansal proteinlerin besleyici değerinin yüksek olmasının yanısıra çocukların büyümesi ve beyin gelişimindeki tartışılmaz etkileridir. Hayvansal üretimde en büyük payı et ve süt üretimiyle ruminantlar almaktadır. Ruminantlar diğer hayvanın değerlendiremediği selülozdan enerji, protein tabiatında olmayan azotlu bileşiklerden de protein sentezleyebilmekdir.

Ülkemiz hayvan sayısı bakımından, dünyanın önde gelen ülkeleri arasında olmasına rağmen, üretilen hayvansal ürünlerin miktarı ve bu ürünlerden elde edilen kazançlar dikkate alındığında istenilen yerlerde değildir.

Ülkemizde ruminantlardan elde edilen hayvansal üretimin istenilen düzeye çıkmamasının çeşitli nedenleri vardır. Bunun en önemli sebeplerinden biri kaliteli kaba yem üretiminin çok yetersiz olmasıdır. Hayvansal ürünlerin kalitesi hayvanların beslenmesiyle doğrudan ilişkilidir. Kaliteli kaba yemlerle beslenen hayvanlar konsantre yemi daha az tükettiği için et kalitesi artmakta, elde edilen sütlerin yağ oranının ve kuru maddesinin yükselmesine bağlı olarak, daha fazla tercih edilmektedir.

Yetiştiricilerimizin büyük bir çoğunluğunun da hayvanları beslerken teknik bilgilere ve bilimsel metotlara kapalı olup daha ziyade atalardan öğrenilen bilgiler ve alışkanlıkları devam ettirmeleri hayvancılık sorununun en büyük parçasıdır.

Bundan dolayı yetiştiricilerin en önemli kaba yem kaynaklarından biri samandır. Son zamanlarda biraz azalmasına rağmen ülkemizde kuru madde bazında kaba yem olarak takriben %90 saman kullanılmaktadır. Saman kullanımı ile de pahalı ve sağlıksız olan fazla oranda kesif yemle besleme artmaktadır. Bu durum, girdileri artırarak hayvancılıktan elde edilen kazancı azalttığı gibi arzu edilen randımanın da alınamamasına neden olmaktadır.

Hayvansal ürünlerin kalitesi hayvanların beslenmesiyle doğrudan ilişkilidir. Kaliteli kaba yemlerle beslenen ve daha az kesif yem tüketen hayvanlarda et kalitesi artmakta, aynı zamanda süt yağı ve kuru maddesi yükselmekte, dolayısıyla hayvansal ürün kalitesi artmaktadır.

Ülkemizde sulu arazilerimizin az olması nedeniyle sulama gerektiren endüstriyel bitkilerin kıraç arazilerde ekimi sınırlıdır. Bu tip kıraç arazilerin tamama yakınına tahıl ekilir. Tahıl ekiminin çok olması saman üretiminide artırır. Yetiştiricilerimiz, maalesef yemler ve hammaddelerin ekonomik olmasında birim besin madde maliyetinden daha ziyade kütle miktarını baz almaktadır.

Birim alandan elde edilen enerji, protein ve diğer besin madde fiyatlarına pek bakılmaz. Samanın çok ve ucuz olması da kullanılabilirliğini artırdığı gibi yetiştiricilerimizin alternatif olabilecek ve çok fazla olan diğer kaba yemleri kullanmasını da engellemektedir. Özellikle son yıllarda fazlaca görünmeye başlayan nisan yağmurlarının az olması tahıl üretimi ile beraber saman üretimini de azaltmıştır. İhtiyaç duyulan samanın bir bölümü karşılanamadığından, bulunamadığı gibi fiyatında da bazı bölgelerde 3 katı gibi artışlar olmaktadır. Durumun ciddiyeti yetiştiricileri alternatif kaba yem kaynaklarına yöneltmektedir.

Daha önceki yıllarda Çukurova başta olmak üzere diğer bölgelerde de yoğun olarak ekilen mısır ve soyanın hasatından sonra tarlada kalan bunların otları, tarlayı ikinci ekime hazırlamak için yakılmaktadır. Bu otların kendisi organik madde olduğu için hem otlardaki organik madde, hem de tarlada toprakta bulunan organik maddeler yanmaktadır. Yakılma sonucunda organik maddenin yok olması ile büyük ekonomik kayıplar oluşmaktadır.

Sonraki ekim için yanan organik madde yerine dışardan büyük bir kısım hammaddesinin ithal olarak getirildiği gübrenin kullanımı zorunlu hale gelmektedir. Böylece dışarıya aktarılan gereksiz döviz yanında tarlalarımızı da gereksiz ve içinde ne olduğunu bilemediğimiz risklere atmış olmaktayız. Bu yanmalar sonucunda orman yangınları ve diğer yangın tehlikeleri olduğu gibi hava kirliliği de kaçınılmaz hale gelmektedir.

Üreticilerimiz samanı bölgelerinde rahatça buldukları için, samanın besin maddesinin düşüklüğüne bakmaksızın tercih etmekte ve alternatif olabilecek, samana göre daha yoğun besin maddesi içeren aynı zamanda daha ekonomik olan alternatif kaba yemlere yönelmelidir. Konya ve Niğde bölgelerinde Ağustos ayı (arpa ve buğdayın hasat zamanı) itibari ile samanın ve sap balyasının kilogram fiyatı en ucuz 40 kuruştur.

Ağustos sonu ve Eylül ayının başlarında Konya ve Niğde'de hasatı yapıldıktan sonra kalan kuru hasılın parçalanıp balya yapıldıktan sonra kilogram teslim fiyatı 25 kuruştur. Samanın az olduğu yıllarda yetiştiriciler en az saman kadar besin maddesi içeren mısır sapı balyasını 15 kuruş daha ucuza satın almışlardır. Eylül ayının son günlerinde hasatı yapılan soya fasülyesinden arta kalan otun balyası da aynı bölgelere 27 kuruştan satılmıştır.

Samanı yeteri kadar bulsa da, bulamasa da alternatif kaba yemlere yönelmelidir. Bu yönelme yetiştiricilere kar maliyet analizi yapmayı öğretip ve kaba yem denince akla sadece saman gelmemesini öğretir. Bu kaba yemleri kullandıkça samandan daha da kaliteli olduğunu göreceklerdir. Bundan sonra saman alırken bunları da araştırmayı ihmal etmemelidirler.

TBSM: Tüm Sindirilebilir Besin Maddeleri

ME: 1 kg'da bulunan Kcal Metabolik Enerji

HP: Ham protein

NDF: Nötr Deterjan Fiber

ADF: Asit Deterjan Fiber

Not: Yukarıdaki tablodaki analizler sadece o numuneler içindir. Bu tip kaba yemlerin besin madde analizleri farklı numunelerde az da olsa değişebilir.