Et ve Süt Kurumu’nun depolarındaki 48 bin ton etin akıbeti henüz netleşmedi. 

İran, Irak, Suriye ve Venezüella başta olmak üzere bazı ülkelerle görüşmeler devam ederken, etlerin takas yoluyla ihracatı gündeme geldi. 

ESK, takas yoluyla ihracat yapamayacağı için 48 bin ton etin özel firmalar üzerinden dış piyasaya satılması ağırlık kazandı. 

Bundan dolayı Cumhurbaşkanlığı tarafından ESK’ya 48 bin ton et için ihraç kaydıyla satış yetkisi verildi. 

ESK, süt tozunda olduğu gibi 48 bin ton eti, ihraç kaydıyla firmalara satabilecek. 

ESK, geçtiğimiz Pazartesi günü depolardaki eti ihraç kaydıyla satmak için ihaleye çıktı. Ancak, 'hazırlıksız oldukları' gerekçesiyle firmalardan ihaleye talep gelmedi.

Firmaların ESK’dan süre talebinde bulunduğu kaydedilirken, Kurban Bayramı sonrasında yeniden ihaleye çıkılması bekleniyor. 

Görüleceği üzere hayvancılıkta 2018 yılında yapılan plansız ithalatın faturasını, bu ithalata izin verenler değil millet olarak 80 milyon ödüyor! 

Hem de ağır bir şekilde! 

Şunu net söyleyebilirim ki, plansız ithalattan dolayı 1 milyar doların üstünde bir kaynak ülkenin ihtiyacı olmadığı halde yurt dışına transfer edildi!

1 milyar doların Hans’a, Corc’a peşkeş çekildiği yetmemiş gibi depolardaki ette zarar hanemizi her gün büyütüyor.

Daha bu zararın içinde yetiştirici ve üreticinin payı dahil değil! 

Hayvancılıkta plansız ithalatın faturasını 80 milyon ödese de asıl darbeyi yetiştirici ve üretici yedi!

Burada nasıl bir faturayla karşılaşacağımızı ise daha bilmiyoruz!

Fotoğrafı net görebilmeniz açısından bunları anlatıyorum!

Bir ülkenin tarım ve hayvancılık politikası bu kadar basiretsiz bir şekilde yönetilebilir mi?

Düşünün et açığı olan bir ülke, et ihraç etmek için kapı kapı ülke dolanıyor! 

İran, Irak, Suriye, Venezüella…

‘Al denilen mal mundar olur’ hesabı, ihtiyacı olan ülkeler bile Türkiye’nin bu çaresizliğinden dolayı kendilerini ağırdan satıyorlar. 

Neden ağırdan satmasınlar ki? 

48 bin ton eti iç piyasaya veremiyorsunuz! 

Verirseniz yetiştirici tamamen bitecek! 

Depoda dursun derseniz raf ömrü daralıyor, tamamen çöp olacak!

İşte ondan dolayı kapı kapı dolaştığımız ülkeler nazlanıyorlar!

Burada şunu da not düşelim…  

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, yakın bir zamana kadar ESK’nın depolardaki etin ihracatına sıcak bakmıyordu. Kesim fiyatlarının artmasıyla birlikte bu etlerin iç piyasada kullanılabileceğini planlanıyordu. 

Ancak, evdeki hesap çarşıya uymadı! 

Et tüketiminin artmaması ve ucuz et politikasındaki yanlış uygulamalardan dolayı kesim fiyatları bir türlü yükselmedi. 

Görüyorsunuz değil mi...

Tarım ve hayvancılıkta öngörülerimiz bir türlü tutmuyor! 

Daha durun… 

48 bin ton et için müşteri bulsak da bu sefer yeni bir sorun karşımıza çıkacak!

Diyelim ki; Venezüella 48 bin ton eti almaya karar verdi. Bu ihracatı takas yoluyla yapacağımız için biz de Venezüella’dan kamış şekeri ve kakao almak zorunda kalacağız. 

Kakao bir tarafa, kayıp ve kaçaktan dolayı kamu şeker fabrikaları ürettiği şekeri peşin fiyatına satamazken, bir de yurt dışından tonlarca kamış şekerinin girdiğini düşünün! 

ESK’nın deposundaki etler çöp olmaktan kurtulacak ama bu sefer de şekerler stokta kalacağı için kamu şeker fabrikaları zarar etmeye başlayacak!

Ama olsun… 

En azından şeker akmaz kokmaz! 

Artık kendimizi de böyle avutacağız!